Erbab-ı mütalaanın muhayyilesini fütuhat dairesiyle tevsi eden bir roman…
“Tûti-i mu’cize-gûyem ne desem lâf değil
Çerh ile söyleşemem âyinesi sâf değil”
Nef'î
Kendi içinde bir serüven yaşayıp fildişi kulelerde romanını tamamlamak yerine tebdil-i kıyafetle hayatın içine karışıp gözlemler yapan ve bunu romanlarına yansıtan bir yazar olan Kaan Murat Yanık'ın,
Ne olurdu kokunun da fotoğrafı olsaydı? (Ölüm adil mi, haklı mı Acem şair!)
Bazı duygular yardır, bazı duygular yara.
Bazı kitaplar acı verirken, bazıları merhem olur derde.
İlber Ortaylı'nın söyleşi türünde bir eserine başlamışken denk geldim bu kitaba. Okuyamayacak kadar yorgun ve durgundum. Her zaman derim "şiirler ruhu dinlendirir," diye. Ruhumu dinlendiren, okumaya yeniden ısıtan bir kitap oldu benim için
"Uç yabankazı uç, arkadaşlarına yetiş! Diye derin bir iç geçirdi. Elveda Gülsarı! dedi. Elveda! (Bu inceleme, romanın içeriğine dair detaylı bilgi içerir!)
Veda etmeyi beceremeyenler sınıfındanım. Gideceksem susarak giderim, geri dönülemez sözler söylemekten korkarım hep, belki de vedaları becerememem bundandır. “Elveda Gülsarı”yı yeniden
İnsan olarak elimizdekilerin kıymetini bilmediğimiz yetmedi mi? Daha ne kadar umarsız olacağız kayıp giden yıldızlara? Bakın bir yıldız daha göçüp gitti. Biz ona
Yağmurun sesini dinliyorum
Uzaklara dalıyorum
Yine seni düşünüyorum
Hasretim bir kat daha artıyor biliyorum
Gözyaşlarımı gizliyorum
Gecenin karanlığında sensizliğe yanıyorum
Bir türkü var yine onu dinliyorum
Gözlerin hayalime geliyor hüzünleniyorum
Gülüşün canlanıyor karşımda tebessüm ediyorum
Ben seni çok özlüyorum
Bunu senden gizlemiyorum
Bir gün geleceksin bekliyorum
Unutma seni çok seviyorum…
(ÖNER AKÇA)
Mualla...
Adına sonsuz notalar biriktireceğim türkü gibi kadın...
Yokluğunun gölgelendiği şu ince yol kenarı pek ala bilir bizi.
Bilmem adına yaraşan şu endam hangi çiçeğin gizi.
Mualla...
Uyurgezer değilim düşleruyurum sadece. Saçların misk ü amber kokusunu üfler ciğerlerime. Gözlerinse... Ah o gözler Mualla dilimi damağımı kurutur.
Uzaklara
Dilimde sabah keyfiyle yeni bir umut türküsü
Kar yağmış dağlara, bozulmamış ütüsü
Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü
Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana
Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Ay, şafağa yakın bir mum gibi erimeden
Dağlar çivilendikleri yerde çürümeden
Bebekler hayta hayta yürümeden
Geleceğim