şiir adam meraba, hastayım sana. dertler olmuş derya, oldum bende angarya.
var sanılan diyalog aslında yok bu çok uzun bir monolog
Sayfa 284 - Türkiye · Ortaoyuncular Yayınları · Kasım 2019 ·Kitabı okudu
Otel - II
"..Koridorlar ki uzun desem uzun, kısa desem kısa Aslında bana göre bir şekil Bir monolog da diyebilirim buna, içinde bir konuşma ürpertisinin yer aldığı Kelimeleri olmayan bir yazı türü belki de Koridor Ve benim çağrışımsız sesler düşüren ellerime"
Sayfa 17 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kardeşi Fyodor hakkında konuştular, şimdilerde bir şeyler vehmetmenin, havalar takınmanın moda olduğundan bahsettiler. Örneğin, Fyodor, artık tüccar olmadığı halde, sıradan bir tüccarmış gibi gözükmeye gayret ediyordu. İhtiyar Laptev’in vasisi olduğu okuldan maaşını almak için gelen öğretmene sanki onun amiriymiş gibi davranıyor, hatta onunla konuşurken sesini ve yürüyüşünü değiştiriyordu. Yemekten sonra yapacak bir işleri yoktu, çalışma odasına geçtiler. Dekadan sanatçılardan, Orleans Bakiresi’ndenxii bahsettiler, Kostya uzun bir monolog icra etti ve çok başarılı Yermolovaxiii taklitleri yaptığını öne sürdü. Sonra vint oynamak üzere masaya geçtiler.
Beni nasıl kullanacaklarını bilemedikleri için nefret ettiler sözlerimden. Oyunbozan dediler, bize katılmıyorsan aramızda ne arıyorsun? Hayatım uzun bir monolog oldu. Niye diyordum, her sözümde kötü bir maksat buluyorsunuz, mutlaka size mi benzemem gerekiyor? Görmüyor musunuz diyordum, size benzeyeceğime olmayan bir varlığa benzemeyi tercih ediyorum. Sizlerin mevcudiyetinizden dolayı, var olamayan kısa zamanda ölüveren çocukların ilk temsilcisiyim. Kendiniz gibi olmaya hiç mi utanmıyorsunuz?
Sayfa 123Kitabı okudu
Bu bildiğin biziz
Şimdi denemenin en anlaşılabilir parçalarından yalnızca belirsiz birkaç deyiş veya kırık dizeyi atlayarak yaptıgımız sözcügü sözcügüne bir çeviri denemesini verelim. Babanın ogluna sorusuyla başlar: "Nereye gittin? " "Hiçbir yere gitmedim." "Eğer bir yere gitmediysen, niye avarelik ediyorsun? Okula git, 'okul-babası'nın önünde dur, ödevini ezberle, okul çantanı aç, 'ağa- bey'in senin için yeni tablet yazarken kendi tabletini yaz. ödevini bitirip gözetmenine gösterdikten sonra yollarda oyalanmadan doğruca bana gel. Şimdi, ne dediğimi anladın mı?" "Anladım, sana tekrar edeyim." "Peki, şimdi tekrarla." "Söylüyorum." "Söyle." "Haydi, söyle bana." "Bana okula gitmemi, ödevimi ezberlememi, okul çantamı açmamı, 'ağabey'im bana yeni tablet hazırlarken kendi tabletimi yazmamı söyledin. Ödevimi bitirdikten sonra, gözetmenime göstereceğim ve senin yanına geleceğim. lşte, bana söylediklerin bunlar." Bundan sonra baba uzun bir monologla devam eder: "Bana bak, adam ol. Meydanlarda başıboş dolaşma, caddelerde sürtme. Sokakta yürürken çevrene bakınıp durma. Alçakgönüllü ol, gözetmenine ondan çekindiğini göster. Korktuğunu belli edersen senden hoşnut kalır." ............ [Yaklaşık onbeş satır hasarlıdır.] Dipnot : 15 satır hasarlıdır dedikten sonra monolog devam ediyor. 2 sayfa kadar sürüyor kitapta. Hepsini yazmadım. Babası çocuğunu fırçalamaya devam ediyor
var sanılan diyalog aslında yok bu çok uzun bir monolog
Sayfa 284
Reklam
Ah o konuşma narsistleri
Bazen restoranlarda rastlıyorum; bir kişi karşısındaki insanı esir almış, uzun süre istisnasız Monolog halinde konuşuyor Psikoloji bilimi bunlara "konuşma narsistleri' diyor. Konuşma narsisti, kendi sesine hayran olan, dinlemeye razı olmayan kişidir.
Sayfa 237Kitabı okudu
var sanılan diyalog aslında yok bu çok uzun bir monolog
Sayfa 284Kitabı okudu
Öykü Nasıl Yazılır-1
O Ses Sen Değilsin Diyelim ki ne yazacağımızı bulduk; olayı, kahramanı zihnimizde tasarladık. Yazar olarak niyetimizi ne ölçüde açık edeceğimizi ne ölçüde saklayacağımızı kurguladık. Değineceğimiz meseleleri, kullanacağımız mekânları, kanatlandıracağımız imgeleri seçtik. Bir öykünün iç dinamiğini yani merkezini teşkil edecek sorun yumağını
Sayfa 6 - Emin Gürdamur:
Akıl ile deliliğin Rönesans dönemindeki kesintisiz di­yaloğuyla kıyaslandığında, klasik kapatma uygulaması bir­ sahneye koyma idi. Fakat bu toptan bir sahneleme değildi: dil burada daha çok, gerçekte iptal edilmiş şeylere angaje durumdaydı. Kapatma, hapishaneler, zindanlar, hatta azap çektirmeler akıl ile akıl bozukluğu arasında aslında müca­dele olan sessiz bir diyalog kuruyorlardı. Şimdi bu diyaloğun da bağıntıları çözülmüştür; sessizlik mutlaktır; artık delilik ile akıl arasında ortak bir dil yoktur; hezeyanın dili­ ne ancak bir dil yokluğu cevap verebilir, çünkü hezeyan akılla olan diyaloğun bir parçası değildir, hezeyan bütünün dili değildir; nihayet sessiz kalan bilincin içinde yalnızca hataya gönderme yapmaktadır. Ve ortak bir dil, kabul edi­len suçluluğun dili olduğu ölçüde, ancak buradan itibaren mümkün hale gelebilecektir. “Sonunda, uzun tereddütlerin ardından diğer hastaların arasına kendiliğinden karıştığı görülmüştür...” Tımarhane hayatının temel yapı olarak di­lin olmamasına sahip olmasının karşılığı, itirafın gün ışığı­na çıkması olmaktadır. Freud psikanalizin içinde alışverişi yeniden ortaya çıkarttığında, veya daha doğrusu, artık mo­nolog içinde aşınmış olan bu dili yeniden dinlemeye başla­dığında, işitilen formülasyonların hep hatanınkiler olmasına şaşırmak mı gerekir? Kökleşmiş sessizliğin içinde, hata sözün bizatihi kaynaklarını ele geçirmiştir.
Sayfa 210 - Deliliğin Tarihi 3Kitabı okudu
64 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.