Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Utancının, kendisinden daha uzun ömürlü olmasından korkuyor.
On üçüncü mektup
Düşe kalka ilerleyeceğin yollarda, taşlar kanatacak ayaklarını. Issız, karanlık ormanlardan geçeceksin yapayalnız. Sonra bir bataklık başlayacak gözün alabildiğine. Omuzlarına kadar yapışkan çamurlara saplanacaksın. Durmadan yağmur yağacak üstüne, iliklerine kadar ıslanacaksın, üşüyeceksin. Ahtapot elleri gibi uzun, pis sarmaşıklar dolanacak ayak bileklerine. Dört yanında kara bataklık kuşları dönecek çığlık çığlığa. Geçmiş zamanı düşüneceksin. O bir daha yaşanılmaz günleri, geceleri düşüneceksin. Bataklığın son bulduğu yerde zift gibi koyu bir gece başlayacak geçmiş gecelere benzemeyen. Yürüyeceksin, ağır ağır ilerleyeceksin zamanın ve gecenin ortasında. Keskin bir rüzgâr çıkacak, merhametsiz kırbaçlar gibi parçalayacak yüzünü. Sonra bir dağ yamacına varacaksın, bitkin ve perişan... Uzaklarda cılız bir ışık göreceksin. Sen yaklaştıkça büyüyecek, sıcak kollarıyla saracak seni. Fakat, sen o ışığın olduğu yere hiçbir zaman varamayacaksın ve bu gerçeği anladığın anda yı- kılacaksın, korku ve ümitsizlik saracak yüreğini, ağlayacaksın. İşte o zaman beni düşüneceksin, çektiklerimi, senin için katlandığım şeyleri düşüneceksin. Bulutlar dağılacak. Seni nasıl sevdiğimi, nasıl yüceleştirdiğimi, nasıl o erişilmez ışık haline getirdiğimi birer birer anlayacaksın. Karşılaşmamız kaderdi belki. Ama çektiğimiz çiledir bizi birbirimize yaklaştıran, o korkunç ümitsizlikler, büyük çaresizliklerdir. Acılarımızı yitirmeyelim
Sayfa 139
Reklam
Hâkim Tirmizî, kadının okuma ve yazma öğrenmemesinin haklı gerekçelerini şöyle sıralar: "Çünkü kadın, nefsine hâkim olamayan bir varlıktır. Onun üst katlarda oturtulması, kadının erkeğe mütalli olmasına ve bu da onun fitneye ve belaya düşmesine sebep olacaktır. O halde kadının fitneden sakındırılması için onun üst katlarda oturtulmaması gerekir. Keza insanın konuşma dilinden daha beliğ ifadeler kullanmasına vesile olan ve yakında bulunmayan (gaib) biriyle rahatça irtibat kurmasını sağlayan yazı da, kadınların sevgililerine mektup yazmalarına vesile olacağından bu da fitnenin ortaya çıkmasına sebeptir ve dolayısıyla kadının okuma ve yazma öğrenmesi sakıncalıdır. Okuma ve yazma bilen bir kadın, bu vesileyle keskin bir bıçaktan daha tehlikeli olabilmektedir. Ne yazıktır ki, benzer görüş ve gerekçeler ünlü Şafii fakihi Ibni Hacer el-Heysemi tarafından da tekrarlanır. Bu âlimlerimizin ortaya koyduğu bu tarz düşünce ve gerekçelerin, daha önce aynı ifadelerle Hıristiyan papazlarının fetvalarında geçmiş olması gerçekten çok enteresandır. Zira papazlar da, okuma ve yazma öğrenecek olan kızların erkeklerle mektuplaşabilecekleri gerekçesiyle, kadınlara okuma ve yazmanın öğretilmesine karşı çıkmışlardır. Bu sebeple Hıristiyan dünyasında uzun bir süre bu durumda olan kızlar, cemiyet içinde olduğu kadar aileleri için de bir leke olarak kabul edilmiştir.
En uzun koşuysa elbet Türkiye'de de Devrim O, onun en güzel yüz metresini koştu En sekmez lüverin namlusundan fırlayarak... En hızlısıydı hepimizin, En önce göğüsledi ipi... Acıyorsam sana anam avradım olsun, Ama aşk olsun sana çocuk, AŞK olsun! CAN YÜCEL
"Karakter, uzun süren bir alışkanlıktan başka bir şey değildir."
Sayfa 333
"Bu mektup uzun zaman önce kalbime gömdüğüm birinden."
Sayfa 362 - Arkadya YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Sovyet Rusya’daki bütün yemekler gibi fazla uzun süren, zerzevat ve meyvenin eksik olduğu yemeğimize oturmuştuk. Bu ülkede zerzevatla meyve vardı mutlaka; olmasaydı, gördüğümüz elma yanaklı küçük çocukların tombul bedenlerinden sağlık fışkırmazdı. “Tek ayrıcalıklı sınıf çocuklardır”, 1917 Devrimi’nin eski güzel günlerinden kalma çok sevdiğim bir slogandır.
Hirosima ve Nagazaki
Ikinci Dunya Savasi'nin hemen arefesinde, 2 Agustos 1939'da Alman asilli Amerikali bilim adami Albert Enistein, Amerikan Baskani Franklin Roosvelt'e bir mektup yazarak Nazi Almanya'sinin atom bombasini yapiminda kullanilabilecek Uranyum 235'i saflastirmaya calistigi uyarisinda bulundu. Amerika buna kayitsiz kalamazdi ve
Ne olur, karıcığım, bana daha uzun mektup yaz. Senden ne kadar çok şey istiyorum, değil mi? Ne yapayım, senden başka kimsem yok.
DEVLET UĞRUNA KENDİNİ FEDA EDEN KAHRAMAN: URUNGU (BOZKURTLAR DİRİLİYOR) Olay Örgüsü İncelemeye geçmeden önce yine uzunca bir özet verelim. Kür Şad ihtilali, Çin Kağanı Tay-tsung'u korku ve endişeye kaptırmıştır. Ne yapılacağını görüşmek üzere nazırlarını sarayda toplar. Çeşitli fikirler ileri sürülür. Sonunda Gök Türklerin
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.