Her vakt-i seherde bin lutfı gelilr Allah'ım Ol vaki uyanur kalbiln yalvar güzel Allah'a
TEFSÎR-İ SÛRE-İ İHLÂS İBN SİNA
Letâif: a) Bu hüviyet-i mukaddese-i ilâhiye’nin yalnız lâzım-ı ulûhiyet ile ta- rif olunması mukavvimât-ı sâire (cins ve fasıl, araz gibi tariflerde isti‘mal olunan eczâ-i maddiye)si olmadığına işarettir. Çünkü olduğu hâlde adem-i zikirleri kâsıriyet-i kelamı mucib olur idi. b) Lâzım-ı ulûhiyet, yani ulûhiyetten ibaret olan lâzımın zikri akîbinde
Reklam
Sema’ "Allah'ı işitmek": Yüce Allah bir ayette şöyle buyurmuştur: "Fe ecirhu hatta yesme'a kelamallahi / Allah'ın kelamını işitip dinleyinceye kadar ona eman ver." (Tevbe, 6) Allah'ı işitmek ile ilgili olarak şu tür sözler söylenmiştir: "Onu işiten her şeyi işitir." "Ancak aletsiz duya bilenler O'nun sözünü işitebilir." " Bir şeyde Onu işiten, ama başka bir şeyde Onu işitmeyen, Onu işitmemiştir." " Hiç kimse, gizlice kendisine seslenmediği sürece Onu işitemez." "Onu işitenin yanında Kur'an ayrı ve belirgin olarak görünmez." "Onu işittiğini iddia eden kimseden, Onu anlayıp anlamadığını sorun. Çünkü O, ancak anlamakla işitilir." "Onu işiten indirilmiş kitabları, suhufları, âlemde bir tek dilden zuhur eden bütün kelamları işitir." " 'Ey İman edenlerî'dediği zaman, muhatap sen ol." "Onu işittiğimden beri her dili anlar ve bütün anlamları kavrar oldum." "Konuşmada Allah'a raiplik etmek sahih ise dinleme hususunda da naiblik caizdir. Nitekim konuşmada naiblik vaki olmuştur: "Allah'ın kelamını işitip dinleyinceye kadar ona eman ver." Nitekim kulaklar Hz. Muhammed'in (s.a.v.) ibarelerini işittiler. İşitme duyusu ise Hakkın kelamını işitti." "İbareler ve delaletler iletişim, ulaşım içindir. Kelam bundan öte bir şeydir. İşitme konuşmadan sonra gelir. Dolayısıyla işitme bundan ötedir." "Onu işitenin işitmesinin delili, işittiği şeyin hükmüne dair hüznüdür." Bunlar, Allah'ı işitme ile ilgili olarak ariflerden aktarılan sözlerdir.
Toprağını satmak istemeyene tuzak kurmak
...yaramaz adamlar kavmin önünde ona karşı, Nabot'a karşı: Nabot Allah'a ve krala sövdü, diyerek şehadet ettiler. Ve onu şehrin dışarısına çıkardılar ve onu taşladılar ve öldü. Ve vaki oldu ki, İzebel, Ahab'a (İsrail kralına) dedi: Kalk, Yizreelli Nabot'un sana gümüşle vermek istemediği bağı kendine mülk edin; çünkü Nabot sağ değil ancak ölüdür.
Müslümanların Birliğine Dair
L. Stoddard ise İslâm birliğini şu sözlerle dile getiriyor: "İttihâd-ı İslâm fikri, en geniş mânâsıyla bütün mü'minler arasında, yekvücut olmayı hedefleyen bir dayanışma duygusudur. Tâ Muhammed (S.A.) zamanından beri geçerlidir ve mevcuttur. Muhammed, bu kardeşliği, müslüman kalblerine, öyle derin, öyle kuvvetli bir şekilde oturtmağa muvaffak olmuştur ki, 14 asırlık uzun bir zamanın geçmesi, bu hissin eksilmesine bile sebep olamamıştır. Bugün bir müslüman ile diğeri arasında mevcut kardeşlik bağı, bir Hıristiyan ile diğer Hıristiyan arasındakinden çok kuvvetlidir. Şüphesiz Müslümanlar da birbirleriyle mücâdele etmişlerdir. Fakat bu, hiç bir zaman aile kavgasını geçmemiştir . İhtimal, İslâmiyet'in tâbi'leri üzerindeki olağanüstü nüfuz ve te'siri, bu birlik ve kardeşlik hissiyle izah edilebilir. Başka hiç bir din ve inanış yoktur ki, mensupları üzerinde, İslâmiyet kadar sıkı bir nüfuz kurabilsin. İslâmiyet, Hıristiyanlık'tan, Brahmanlık'tan geniş sahalar zabt etmiş, Zerdüştîliği, dünya yüzünden silmiştir. Halbuki, henüz hiç vâkî olmamıştır ki, bir millet, bir kere Müslüman olduktan sonra, Muhammedîliğini terketmiş olsun. Evet, bir Müslüman millet, meselâ Endülüs İslâmları gibi mahvedilmedikten, yakılmadıktan, öldürülmedikten sonra, başka bir dini kabul edebilsin. Tabiî, ölmek, dininden dönmek demek değildir. İslâm birliği ve dayanışması, iki mühim ve hayatî müessese ile pek kuvvetli bir şekilde teʼmin edilmiştir. Bunlardan biri Hilâfet, diğeri ise Hac'dır... Hac, daimî ve her sene toplanan bir İslâm kongresidir."
Sayfa 822
Basyucelik emirleri- Harf Davası
• Bu emirle beraber ilim ve ihtisas ehlinden bir heyet kurulup aşağıdaki suallerin cevabını hazırlıyacak ve tam mânasiyle ilim ve hakikatle teyitli olarak Başyücelik makamına verilecektir. Sualler on dört tanedir. • İsmine “Arap harfleri” denilen, tam on asır Türk medeniyet kadrosunun ifade unsurunu teşkil etmiş ve on asırlık millî irfanın
Sayfa 322
Reklam
471 öğeden 461 ile 470 arasındakiler gösteriliyor.