Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Biri yazı varsa söze ne gerek var diye düşünen, öbürü söz varsa yazı niye diye direten iki kişinin bir araya gelmesinde şaşılası bir yan bulunabilirdi belki. Ama biri köle öbürü efendiydi nihayette ve onları da kader bir araya getirmişti.
"Yanağımı okşayan bu korkak damla, hayatın ta kendisi aslında. Ağlamak da bir hareket değil mi? Yanağımdan süzülen ve ateş gibi yanan o ürkek damla şimdi toprağa düşmedi mi Suzan, döllemedin mi toprağı şimdi sen?" "Kızım kalk ve büyü artık" diye fısıldadı sinemdeki ses "Çok yolumuz var, çok işimiz var. Yaşayacağız şimdi." Doğruldum. Bir daha ölmek için yaşayacaktım şimdi. Anlıyordum ki korku tüneli hırpalanmış gövdemdi..
Sayfa 57 - Doğan KitapKitabı okuyor
Reklam
Bütün budalalar, aşklarında sanki çok özel bir acele gerektiren bir durum var sanıp, aşklarının şiddetini açığa vurup, âşıklarının eline silah verir; onlar da akıllıysalar cevabı geciktirirler. Sonuç: Aşkta acele işleri geciktirir.
Deneyimlenmeyen Şeye Dair Çıkarımlar
Mesela ahbabınız Bay Jones'u yolda yürürken gördüğünüzü söyleyebilirsiniz, fakat söylemeye hakkınız olanın çok ötesine geçmektir bu. Durağan bir arkaplanda bir yandan öbür yana uzanan art arda sıralanmış renkli benekler görürsünüz. Bu benekler, bir Pavlov şartlı refleksi vasıtasıyla zihninize "Jones" kelimesini getirir ve böylece
Son yirmi yıl, "dincilerden" memlekete hiçbir yarar sağlanamayacağını göstermiştir. Şu da var ki, onları başı­mıza, laikofaşistler, Gardrop Atatürkçüleri, samimi inananları küstüren, "görenekten" nasibini alamamış, Cumhuri­yet' i anlamamış, Atatürk'ü hiç anlamamış, halka, sanki "anadan doğma onu gütmek için bu dünyaya gelmiş" gibi, tepeden bakan, kibirlerinden geçilmeyen, "sözde ilerici gabiler" bela etmiştir... Prof. Dr. Tolga Yarman - YÜRÜYELİM ARKADAŞLAR!
Sayfa 152Kitabı okudu
Ama bunlar çok gerçek
Bizim neslimizin asıl yarası da budur: Daha iyisini, daha insancıl olanını istiyoruz, ama bu hedefe engel olanın, kendi kırılgan insanlığımız olduğunu anlayamıyoruz. Miller şöyle devam eder: "Bütün bunların benim için tek bir anlamı var; daima annemize bağımlı kalacağız. O isyan da sadece bu köleliği örtbas etmek için yapılan çaresiz bir denem eydi." Gerçek gereksinimlerinden kopmuş insan, her şeyle savaşmak zorundadır.
Sayfa 41 - Çitlembik YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Alıştığımız yolun dışına çıktığımız zaman her şeyimizi kaybettiğimizi düşünürüz; ama yeni ve iyi bir şey ancak o zaman başlayabilir. Hayat varsa mutluluk da vardır. Önümüzde daha çok, çok şey var.
Sayfa 746Kitabı okudu
"Bir erkeğin sevsin ya da sevmesin, cinsel arzu duymasını yadsıyor ya da anlamıyor değilim, maalesef ki bu doğanızın mekanik bir parçası. Ama bunu zararına olacağını bile bile yapıyorsan, ne denli uğraşsan da kendine itaatin dizginini vuramıyorsan, derinlerde önemli bir sorunumuz var demektir. Bana öyle geliyor ki, ruhunun bir yerinde bir boşluk, bir öfke, bir sevgi eksikliği, belki de bir hayal kırıklığı var. Bu da sürekli tatmin edilmesi gereken bir zaaf olarak gün yüzüne çıkıyor . Bence onu bulup anlamalısın, anlamak en iyi tedavi yöntemidir çünkü."
O halde Celadet'in erken sönen yaşamı değil, ama utanma, huşu ve tevazuyla bezenmiş ömrü hayatı, Kürt münevverinin silüetidir, her Kürtçe yazıya bir gölge gibi eşlik eder. Celadet, dört sömürge sınırında gezinen şu düşünür ve filozof hayaleti ya da masa başında yazanın tepesinden bakan varlık mütefekkiri asla değildir, ne var ki Kürtçe yazanın tenine Yabancı'nın mührünü basmıştır, Kürtçenin vücudu olarak.
Sayfa 10 - Avesta yayınevi önsöz Mesut keskinKitabı okuyor
Gerçekten sevdiğim pek az insan var; saygı duyduğum daha az insan var. Dünyayı tanıdıkça hoşnutsuzluğum daha da artıyor; her geçen gün insan karakterinin tutarsızlığına ve akıllı, duygulu görünenlere bile güvenilmeyeceğine olan inancım güçleniyor.
Reklam
en az benim kadar mücadele etmeyi bilen birine ihtiyacım var ayakta kalmanın fazla ağır geldiği günlerde ayaklarımı kucağında tutmaya razı birine daha ben bile ne istediğimi bilmezken tam da ihtiyacım olanı veren biri konuşmasam bile beni anlayan istediğim bu işte
Sayfa 74 - Pegasus
Adların unutulması mekanizması (ya da daha doğrusu adların bellekten kaçması geçici bir süre için unutulması mekanizması) unutma sırasında bilinçte bulunmayan yabancı bir düşünceler zincirinin söz konusu adı yeniden oluşturması şeklinde bir bozucu etki anlamına gelir. Bozulan adla bozan kompleks arasında ya da daha baştan var olan bir bağlantı söz konusudur, ya da çoğu kez yapay görünen yollarla yüzey (dış) çağrışımlar aracılığıyla böyle bir bağlantı kurulur.
Sayfa 73
Tanrının varlığını da kendi aklımızla kanıtlamamız imkansızdır
"Descartes gibi rasyonalistler ise Tanrı'nın olması gerektiğini ispat etmek istemiş, gerekçe olarak da bizde bir mükemmel varlık tasavvuru bulunduğunu ileri sürmüşlerdi. Başka bazı filozoflar da -örneğin Aristoteles ve Aquino'lu Thomas- her şeyin bir ilk nedeni olması gerektiği için Tanrı'nın da olması gerektiği görüşündeydi." "Ya Kant ne diyordu bu işe?" "Her iki kanıtı da reddediyordu. Kant'a göre ne akıl ne de deneyim Tanrı'nın varlığını iddia edebilecek sağlam temellere sahipti. Tanrı'nın var olması akıl için ne kadar olasıysa, bir o kadar da olanaksızdı.
Sayfa 376 - Pan
Varlığı da yokluğu da dert
Yeryüzünde insanoğlunun sürekli ıstırap duygusu içinde yaşa masının bir tek nedeni var: mülkiyet.
Yaşıyorum... Bağırır içimde doğmamış bir dünya. Yaşıyorum. Bağırmasam var gücümle öleceğim.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.