Bazı insanlar kendilerini zihinlerindeki sesle - istek dışı ve sürekli düşüncelerle onlara eşlik eden duygular - öylesine derinden tanımlamışlardır ki zihinlerinin esiri olduklarını söyleyebiliriz. Bunu hiçbir şekilde fark etmediğiniz sürece, düşünen kişiyi kendiniz sanırsınız. Bu egosal zihindir. Egosal diyoruz, çünkü her düşüncede - her anı, her yorum, görüş, bakış açısı, tepki veya duygu - bir benlik duygusu vardır. Ruhsal açıdan ele alırsak, bu bilinçsizliktir. Düşünceleriniz, zihninizin içeriği, elbette ki geçmişinizle şartlanmıştır; yetiştiğiniz ortam, kültürünüz, aile geçmişiniz vb. gibi. Bütün zihinsel faaliyetlerinizin özünde, sürekli tekrarlanan belli düşünceler, duygular ve tepki kalıpları vardır. İşte bu kimlik, egonun kendisidir.
Daha önce de gördüğümüz gibi, birçok durumda "ben" dediğinizde, konuşan egodur. İçinde düşünce ve duygu, "ben ve geçmişim" diye tanımladığınız bir yığın anı, farkında olmadan oynadığınız ve alışkanlık haline gelmiş roller, milliyet, din, ırk, sosyal sınıf ya da politik eğilimler gibi kolektif tanımlamalar vardır. Buna ek olarak, sadece mülkiyetlerle değil, aynı zamanda görüşler, dış görünüş, uzun süreli kırgınlıklar, kendinizi başkalarından daha iyi ya da daha kötü veya başarılı ya da başarısız olarak görmeniz gibi kişisel tanımlamalar da söz konusudur