Bilimi dünyayla ve neden böyle olduğuyla ilgili bir anlayıştan öte bir şey olarak görmüyorum. Verili bir andaki bilimsel bilgimiz sadece o andaki en gelişkin anlayış düzeyimizdir. Mutlak doğrulara inanmıyorum. Bu tür inanışlardan, daha iyi anlama arayışının önünü kestikleri için, korkarım. Nihai yanıtlara sahip olduğumuzu düşündüğümüzde ilerleme, bilim ya da anlaşıyın gelişmesi sona erer. Ne var ki dünyamızı anlama çalışması kendi başına bir amaç olamaz. Bilgiyi, dünyamızı daha güzel, hayatı daha anlamlı kılmak için aramak gerekir.
Sayfa 7 - Birinci baskının önsözüKitabı okudu
Öyle ya... Bir ayrılık anında, basit bir heyecanın şevkiyle verilmiş bir sözü tutmamak için en kolay çare, münasebeti hiç münakaşasız kesivermekti. Postaneden mektuplar alınmaz... Cevap verilmez... Var zannedilen şeyler bir anda yok oluverirdi. Kim bilir hangi yeni macera, hangi yakın ve daha makul saadet şimdi ona kollarını açmış bulunuyordu. Bunu bırakıp, saf bir çocuğa biraz da gönlünü almak için söylenmiş bir söze bağlanarak meçhul bir hayata, nereye varacağı malum olmayan bir maceraya atılmak, onun daima iyi işleyen kafasının kabul edeceği bir iş değildi
Reklam
Odaya yaşı ve yüzü belirsiz bir adam girdi. Ne güzel, ne çirkin, ne büyük, ne küçük, ne sarışın, ne esmerdi bu adam.Tabiat ona ne iyi, ne kötü, göze çarpan hiçbir özellik vermemişti. Kimi ona İvan İvaniç derdi, kimi İvan Vasilyiç, kimi de İvan Mihayliç. Soyadı üzerinde de anlaşma yoktu: Bazıları için İvanov veya Andreyev, bazıları için de
İçinde kemik biçiminde nur çubukları mı var Şebnem? Yüzündeki ışık nereden geliyor? Gözlerindeki ayet derinliğini, hayrına tefsir etsen ya? Şebnem... Ayak parmaklarının aralarına papatyalar koydurayım yeter.
Sanırım hepimizin hikayelere ihtiyacı var, hayata devam edebilmek için hikayeler uyduruyoruz. Ve sanırım uzun zaman önce büyük öyküler vardı. Öyle büyük öykülerdi ki, tüm hayatını onlarla geçirebiliyordun. Tanrının ve Kaderin Güçlü Elleri. Aydınlanmaya yapılan yapılan yolculuk. Sosyalizm Yürüyüşü. Ama hepsi öldü ya da dünya yaşlandı, bunadı ve tüm bunları unuttu. O yüzden şimdi hepimiz kendi öykülerimizi uyduruyoruz. Küçük öyküler. Farklı şekillerde. Ama her birimizin bir tane var.
"Yâ Bâkî, madem Sen Bâkîsin; yeter, her şeye bedelsin. Madem Sen varsın; her şey var."
Reklam
Bilmem yalnızlık efendi ile aranız nasıl? Benim oldum olası iyidir. Severim kendisini, zannımca o da benden memnundur. Yalnızlık efendi uzunca boylu, titiz, temiz, ve bakımlıdır. Çok yakışıklı sayılmaz belki, fakat hayli alımlıdır. Kıyafetlerini nerede diktirir bilmem, ama giyimi kuşamı farklıdır. Hayatımda tanıdığım en donanımlı, en kültürlü,
Ayrılık diye bir şey yok. Bu bizim yalanımız... Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var. Şimdi nerdesin, ne yapıyorsun? Güneş çoktan doğdu. Uyanmış olmalısın. Saçlarını tararken beni hatırladın , değil mi? Öyleyse ayrılmadık. Sadece özlemliyiz ve bekliyoruz . Zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum. Önce beklemekten. Ömür
Bir kadının kendine ait mesleği, parası ve hayatı olabileceği, hayatını sevdiği bir mesleğe, felsefeye, matemetiğe ya da şiire adayabileceği düşüncesi, Türkiye'de Kaf Dağı'nın gerçekte var olmasından çok daha ütopikti...
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.