Hayat umulmadık andaki değişimleriyle var ya da yok eder insanı. Öylesine sürprizlerle doludur ki sırtındaki küfeyi alır kiminden, elmasları yükler taş yerine kimine.
Mevzu ile alakası yok, yıllardır kafamı kurcalayan bir mesele vardı, onu da çözdüm sonunda. Aha burada da sizinle paylaşıyorum. Mesele basit ama benim için çok önemli. Yıllar önce İstanbul'da yaptığım absürd esprilere, anlattığım fıkralara Ankaralıların bayıldığını fark ettim. Yahu diyorum kendi kendime, burada bir sorun var. Ankara, İstanbul'un 10 yıl gerisinde mi acaba? Üstüne üstlük espri kaliteli, fıkra zekice değil, neden bu kadar gülüyor Ankaralı? Sonuçta boş bulunup anlattığım bir şey. Mesela şöyle bir espri: "Ayakkabın mı eskidi, at gitsin! Çorapların mı eskidi at gitsin! Pantolonun mu eskidi at gitsin! Eşek gelsin!" Bu. Ancak boş bulunup gülebilirsin buna? Öyle değil mi? Değil. Adam güldükçe gülüyor.
İşte yıllardır kafamı kurcalayan mesele bu.
Nasıl mı çözdüm mevzuyu? Valla zor oldu ama çözdüm. Şöyle oluyor: Malum memur şehri Ankara. Orada ya da burada karşınıza çıkan on kişiden yedisi bir kurumda ya bir memur ya da bilmem ne daire başkanı. Fıkrayı dinley
İsmet Saat KaçEbubekir Kurban · Orhun Yayınları · 201253 okunma
"Kore kültürü nedir? " ya da "Hawai'yi bilir misin?" deseniz söyleyecek sözüm yokken, Şimdi kafamda oluşmuş yüzlerce fikir var. Bunları kitaptan öğrenirken o kadar çok keyif aldım ki, o kadar eğlenip üzüldüm ki. Harika bi kitaptı. Üstelikte çok okuyanlar için oldukça değişik bi alternatif.
ÇOK GÜZELDİ.
Basit,sade,akıcı,ilgi çekici ve biterken tüm bu güzelliklere bir de anlam katışı var ki ( daha okurken kendinizi sorguluyorsunuz) sanırım Türkçede buna "GÜZEL"Dİ diyoruz. Bu arada Martı ya da Küçük prens de her okuyana biraz da basit ve şişirilmiş gibi gelmez mi aslında??
Cahillkler Kitabı serisinin 2. kitabı. İlk kitaptaki gibi hadi canım aslında öylemiymiş dedirten şeyler yok bu kitapta. Açıkcası bu kitabın formatı braz daha farklı. Onda yanlış bildiklerimiz varken bunda ise hiç duymadığımız bilgiler var tabi bu sadece hayvanlar üzerine. Oldukça muhteşem diyebileceğim bir kitap hele ki tuhaf şeylere ve ya hayvanlara merakınız varsa bence kitaplığınızda bulunması gereken bir kitap.
Bugün bitirebildiğim güzel kitap. Hazmede hazmede okumaya çalıştım. Öncelikle herkesin-diktatörler ve böyle bir hevesi olanlar hariç- okumasını tavsiye ediyorum.
İnsanın insana yapabileceklerini çok güzel bir şekilde yazmıştır. Yapımız gereği beklediğimiz mutlu son gerçekleşmese de güzel bitmiştir denilebilir. Diktatoryal bir düzenin kurulması ve ayakta kalması için gerekli olan bilgileri sunuyor. Ayrıca sözcük ve kitapların değerini anlatması açısından da güzel. İnsanların nasıl da umursamaz bir hale getirileceği hakkında müthiş tespitler var. Bu nedenle diktatörlerin okumaması gerektiği söyledim. :)
Kitabın en sevdiğim yanı teorik bir çok bilgiyi öyküleştirerek vermesi. Normalde bir çok insan araştırma, lisans, ders ya da özel ilgisi olmadan düz teorik bilgileri direkt okumaz/okuyamaz. En azından şahsen böyleyim. İşte bu kitap bir çok bilgiyi de öykü aracılığıyla güzel bir şekilde vermekte.
Ayrıca kitap içinde uzunca bir kitap da var. Özellikle bu kitapta alıntı yapılabilecek çok güzel cümleler var. Artık 1000Kitap'ta alıntılar bölümü eklenince bunları da paylaşmaya çalışacağım. Sırada George Orwell'in diğer kitabı Hayvan Çiftliği var.
Herkese iyi okumalar.
1984George Orwell · Can Yayınları · 2019165.6k okunma
Berbat çevirisi yüzünden haftalardır elimde süründü. İnatla bitirmeye çalışıyorum. Nedret Tanyolaç Öztokat'ın çevirisinden bir örnek :
"Beni bekleyenin ne olduğunu ne de tüm bundan sonra neler olacağını biliyorum." (s.115)
Bunun gibi neler var! Kitabı alacaklara tavsiyem başka bir çevirisine ulaşmalarıdır. Nedret Tanyolaç Öztokat iyi bir akademisyen olarak anılırken böyle bir çeviriye nasıl imza atmış anlamış değilim.
…
Edit: Kitabı çevirisine rağmen bitirdim. Genelde Oktay Akbal çevirisi tavsiye edilmekte, haberiniz olsun. Söylemeden geçmeyeyim mutlaka okumanız gereken bir yapıt. İnsanoğlunun gerçeklerine (ölüm, yaşam, umut, ikiyüzlülük, dayanışma, mücadele, sevgi..) dair çarpıcı tespitlerle dolu…Bir alıntıyla bitireyim:
"Dünyadaki kötülük neredeyse her zaman cehaletten kaynaklanır ve eğer aydınlatılmamışsa, iyi niyet de kötülük kadar zarar verebilir. İnsanlar kötü olmak yerine daha çok iyidir ve gerçekte sorun bu değildir. Ancak insanlar bir şeyin farkında değillerdir, şu erdem ya da kusur denilen şeyin; en umut kırıcı kusur, her şeyi bildiğini sanan ve böylece kendine öldürme hakkı tanıyan cehalettir. Katilin ruhu kördür ve insan her türlü sağduyudan yoksunsa güzel aşk ve gerçek iyilik diye bir şey olamaz." s. 119
‘Kürk Mantolu Madonna; Maria Puder’, ‘Üst Kattaki Terörist’in Alt Kattaki Komşusu; Nurettin ‘, ‘Yüzüncü Ad’ın Dul Kadını; Marta’, ‘Baltası Kadar Masum Katil; Raskolnikov’, ‘İsimle Ateş Arasında; Nihade’, ‘ 5 yaşında kocaman bir çocuk; Alper Kamu’, ‘Afili Filinta; Nuh Tufan’, ve dahası...
Ben kimseyi Ömer kadar sevmedim.
Öyle roman
Y. Karakoyunlu okurken zorlanıyorum. Çok karmaşık hale getirilmiş ve abartlılı şekilde tasvir edilmiş ruh halleri var. Bazen 2 kere okuyorum cümleyi ya da paragrafı.Üstelik çok sık atlıyor karakterden karaktere. Yine de hikaye güzeldi ve etkileyiciydi.
Hoşçakal Demeden- Harlan Coben
Orjinal Adı : Play Dead
Edisyon Adı : Hoşça Kal Demeden
Yazar: Harlan Coben
Goodreads Puanı : 5/3,69
Puanım :5/4,5
İlk defa bir Harlan Coben romanı okudum.Kitabın başında da şlk Harlan Coben kitabınız ise başka kitaba geçin diye de bir uyarı da var aslında. Yazar bu kitabı acemi olduğu dönemlerde yazdığını
Ömer Seyfettin'in öyle güzel ve kendine has bir anlatımı var ki kitabı okuduktan yıllar sonra bile hatırladıkça anlatılan olaya göre yüreğiniz burkuluyor ya da tatlı bir tebessüm yerleşiyor dudaklarınıza... Nitekim bu kitapta o 'Yüreğimi Burkan' kitaplarından biri Ömer Seyfettin'in. Kitabı ilkokulda okumuş olmama rağmen bir kaşağı yüzünden masum bir çocuğa yapılanları hatırladıkça içim acıyor. Türk edebiyatının önemli mihenk taşlarından biri olan Ömer Seyfettin'le bir an önce tanışmalısınız.
KaşağıÖmer Seyfettin · Timaş Çocuk · 201717.3k okunma
Yasaların yargısı doğru mudur
Ya da yanlış mıdır bunu bilemem;
Bildiğim tek şey bu hapishanede
Demir gibi sağlamdır tüm duvarlar,
Bir yıl kadar uzundur her geçen gün
Yıl bitmek bilmez, uzadıkça uzar.
Kabil'in Habil'i öldürdüğü
Günden beri hiç dinmedi acılar
Çünkü insanların insanlar için
Koymuş olduğu bütün yasalar
Tıpkı
“Yalnızca zamanı belirtirken uzun uzun düşünmek zorunda kaldım, çünkü insanların her gün “bugün” demelerine dahası demek zorunda olmalarına karşın, benim için “bugün” diyebilmek neredeyse imkânsız; örneğin insanlar bana-yarın bir yana-bugün ne yapmak istediklerini bile anlattıklarında, çoğunlukla sanıldığının aksine, dalgın bakmaya değil, ne yapacağımı bilemediğimden, çok dikkatli bakmaya başlıyorum, ”bugün” ile aramda işte bu denli umutsuz bir ilişki var: Çünkü bu Bugün’ü ancak delicesine bir korkuyla ve koşarcasına yaşayabiliyorum. Bugün olup bitenler üzerine ancak böyle bir korkunun pençelerinde yazabiliyor ya da konuşabiliyorum. Çünkü Bugün üzerine yazılanları hemen yok etmek gerekir; tıpkı bugün yazılmış ve yerine hiçbir Bugün’de varamayacak mektupların, bu nedenden ötürü yırtılması, buruşturulması, bitirilmemesi, yollanmaması gibi.’’