184 syf.
·
Puan vermedi
. Hayatımızın her anında kaygıdan bahsediyoruz, strese bedensel bir tepki olarak ya da belirsiz bir endişe olarak değil, varoluşsal bir tepki olarak... Bu kaygı biçimini resmileştiren ilk filozof Søren Kierkegaard'dı. Kierkegaard, Hegel'in, insanoğlunun kaçınılmazlığa zincirlenmiş olduğu, insan bilincinin sürekli tarihsel gelişim
Kaygı Kavramı
Kaygı KavramıSoren Kierkegaard · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2018642 okunma
Varoluşsal bir tepki olarak KAYGI
Hiçbir çaba, tarih boyunca insanları “olan”a yöneltmeye yetmemiştir. Her daim “olmasını istediği” şeye meyleder fütursuzca. Var olma bilinci yok olma kaygısıyla buluşur, kendi var oluşunu diğer tüm soyut ve somut şeylerden öncüller. Pratikte, öncülleyen bilinç gibi görünse de, aslında tamamen bilinçdışına ait bir gereksinmedir.
Sayfa 10 - DüşünbilKitabı okudu
Reklam
184 syf.
9/10 puan verdi
Birey ve Toplum İnsan doğanın ağırşartlarından korunmak için kendine bir toplum kurar ve sonrasında doğayı özler. Ancak topluma bağımlıdır. Yalnızlıktan korkmasına rağmen iç dünyasında yalnızdır ve özgür olma isteği vardır. Içlerinde savaşla ilgili içgüdü taşımayan insanlık maden toprak gibi şeyler için savaşmışlardır ve savaş insana beraberinde
İnsan Olmak
İnsan OlmakEngin Geçtan · Metis Yayınları · 201923,5bin okunma
Logoterapi Tekniği: Çelişik Niyet
Nevrozların güncel nedeni açısından, ister bedensel, ister ruhsal yapıda olsun, yapısal öğelerin dışında, beklentisel kaygı gibi geri denetim mekanizmaları, başta gelen patojenik (hastalık yaratıcı) etken gibi gözükmektedir. Belli bir semptoma fobi ile tepki verilir, fobi semptomu alevlendirir ve sonuçta semptom da fobiyi pekiştirir. Ancak benzer bir olaylar zinciri, hastanın sürekli olarak zihnini kurcalayan düşüncelerle boğuştuğu saplantılı- zorlanımlı durumlarda da gözlenebilir. Böylece hasta, bunların gücünü, rahatsız olacak kadar arttırmış olur, çünkü baskı, karşı baskıyı getirir. Semptom yine pekiştirilir! Öte yandan hasta saplantilarıyla boğuşmaktan vazgeçtiği, bunun yerine bunları alaycı bir tavırla ele alıp, espri konusu yaptığı (çelişik niyet uyguladığı) an, kısırdöngü kesilir, semptom hafifler ve sonunda küçülür. Semptoma davetiye çıkaran varoluşsal boşluğun bulunmadığı olaylarda, hasta sadece kendi nevrotik korkusuyla alay etmekle kalmayacak, sonunda bunu tamamen görmezden gelmeyi de başaracaktır. Görüldüğü üzere, beklentisel kaygıya karşı çelişik niyetin; aşını niyet ve aşırı düşünmeye karşı da düşünce odağının dağıtılması (dereflection) işleminin devreye sokulması gerekir, ancak düşünce odağının değiştirilmesi, hastanın kendi işine ve yaşamdaki misyonuna yönelişiyle mümkün olabilmektedir. Kısırdöngü oluşumunu kıran şey, ister acıma ister aşağılama olsun, nevrotigin kendine yönelik ilgisi değildir, iyileşmenin ipucu, kendini aşkınlıktadır.
Okuyan Us Yayınları
Nevrozların güncel nedeni açısından, ister bedensel, ister ruhsal yapıda olsun, yapısal öğelerin dışında, beklentisel kaygı gibi geri denetim mekanizmaları, başta gelen patojenik (hastalık yaratıcı) etken gibi gözükmektedir. Belli bir semptoma fobi ile tepki verilir, fobi semptomu alevlendirir ve sonuçta semptom da fobiyi pekiştirir. Ancak benzer bir olaylar zinciri, hastanın sürek­li olarak zihnini kurcalayan düşüncelerle boğuştuğu saplantılı-zorlanımlı durumlarda da gözlenebilir. Böylece hasta, bunların gücünü, rahatsız olacak kadar artırmış olur, çünkü baskı, karşı baskıyı getirir. Semptom yine pekiştirilir! Öte yandan hasta sap­lantılarıyla boğuşmaktan vazgeçtiği, bunun yerine bunları alaycı bir tavırla ele alıp, espri konusu yaptığı (çelişik niyet uyguladığı) an, kısırdöngü kesilir, semptom hafifler ve sonunda küçülür. Semptoma davetiye çıkaran varoluşsal boşluğun bulunmadığı olaylarda, hasta sadece kendi nevrotik korkusuyla alay etmekle kalmayacak, sonunda bunu tamamen görmezden gelmeyi de ba­şaracaktır. Görüldüğü üzere, beklentisel kaygıya karşı çelişik niyetin; aşırı niyet ve aşırı düşünmeye karşı da düşünce odağının dağıtıl­ması (dereflection) işleminin devreye sokulması gerekir, ancak düşünce odağının değiştirilmesi, hastanın kendi işine ve yaşam­daki misyonuna yönelişiyle mümkün olabilmektedir. Kısırdöngü oluşumunu kıran şey, ister acıma ister aşağılama olsun, nevrotiğin kendine yönelik ilgisi değildir; iyileşmenin ipucu, kendini aşkınlıktadır!
Sayfa 142 - Okuyan Us Yayınları, 3.Basım Aralık 2009, İstanbulKitabı okudu
Nevrozla nasıl başa çıkılır
Nevrozların güncel nedeni açısından ister bedensel ister ruhsal yapıda olsun,yapısal öğelerin dışında beklentisel kaygı gibi geri denetim mekanizmaları,başlıca patojenik (hastalık yaratıcı) etkenler olarak görünmektedir.Belli bir semptoma fobi ile tepki verilir, fobi semptomu alevlendirir ve sonuçta semptom da fobiyi pekiştirir...Böylece hasta,bunların gücünü rahatsız olacak kadar arttırmış olur çünkü baskı,karşı baskıyı getirir.Semptom yine pekiştirilir ! Öte yandan, hasta saplantılarıyla boğuşmaktan vazgeçtiği, bunun yerine bunları alaycı bir tavırla ele alıp espri konusu yaptığı (çelişik niyet uyguladığı) an kısır döngü kesilir,semptom hafifler ve sonunda küçülür.Semptoma davetiye çıkaran varoluşsal boşluğun bulunmadığı olaylarda,hasta sadece kendi nevrotik korkusuyla alay etmekle kalmayacak,sonunda bunu tamamen görmezden gelmeyi de başaracaktır.
Sayfa 142 - Okuyan UsKitabı okudu
Reklam