Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Münasebetsizce “Şey…Sen ve ben aşkın eşiğinden döndük.” deyiverdim. “N’olmuş ? Iskalanan aşklar, yaşananlardan daima daha çoktur.”
Nisan'ın Notu Çerçeve açılır ve metin burada biter. Bu kadar basit. Bu kadar basit mi sahiden? Bu kadar basit mi sahiden? Şimdi sorular kafamın içinde dönüp duruyor: Bu mavi gözlü yabancıya çerçeve öykümü anlatacak mıyım? Ayhan'la Karadeniz'in karanlık sularına bakarak, gözlerimi kapatmayı bilmeden öpüştüğümü; Ayhan'ı Venedik'te terk ettiğimi (yoksa aslında o mu beni terk etmişti?); bu çerçeve öyküyü ne kocama ne de Omar'a anlattığımı; aydınlık bir yaz gecesinde o kumsala omuzlarımda yıldız tozlarıyla indiğimi ve Hiroşima Sevgilim'i bir çok kez seyret- tiğimi; bu çerçeve öykünün beni damgalayıp, belirlediğini? Bunları anlatıp çerçeveyi sahiden açabilecek miyim? Öteki şeyleri anlatabilirim: Durumsuzlar koyunu; Omar'ı da bırakıp gittiğimi; güneş enerjisini o kocaman akülere nasıl aktardığımı; Afrika'daki o otel odasına sızan flüt sesini; geri dönüşümü; geçmişimi değiştirmeye uğraştığımı; kırmızıya boyadığım o tabureyi; Ada'da kaybolan oyuncu kadını; o vahşi bahçeyi; o soğuk ülkedeki pansiyoncu kadını... Bunlar belki anlatılabilir. Şehrazad olsa anlatırdı, ama ben Şehrazad'tan önce boynu vurdurulan o öteki kızlardan biri de olabilirim! Sonra bir soru daha var: Neyi anlatırsam anlatayım, hangi dilde anlatacağım: Matematikçinin dilinde mi, bilim tarihi dersleri veren akademisyenin dilinde mi, yoksa Spor Akademisinde çalışan koşucu kızın dilinde mi? 163
Reklam
İyilik ve İnsâniyet
Osmanlılar, gönüllerini tezyîn eden İslâm ahlakının zarafet ve nezāket numûneleriyle dolu bir hayat yaşamışlardır. Dolayısıyla Avrupa'da insanlar adeta idarecilerinin eli altında esir muamelesine tabî tutularak çok ağır şartlarda yaşarken Osmanlılar'da müslüman olmayan ahālī bile gâyet huzur ve rahat içinde ömür sürmekteydi. Nitekim bu
Sayfa 509 - Erkam yayınlarıKitabı okuyor
Hisseden Kıssa .
👇👇👇👇👇👇👇👇👇 Peygamber Efendimiz Evlilik İçin Ne Demiştir ? Ebû Hüreyre'den ( Radiyallahu Anh ) Nakledildiğine Göre, HZ. Peygamber ( Sallallâhu Aleyhi Vesellem ) Şöyle Buyurmuştur :
Ve de İsrail gibi
Ben bir katilim. İnsan hayatına değer vermiyorum. Amerika gibiyim.
“Sana birşey sorabilir miyim?” “Benim büyükbabam olur musun?” “Senin bir ailen yok, benim de… yani var sayılmaz. Kardeşim de yok. Büyükbabalarım ve büyükannelerim öldü; annemle babam sürekli çalışıyor.” “Petey, aile kâğıt üstünde bir şey değil,burada. Aile, arkadaştan farklı bir şey. Sen benim kalbimde hep büyükbabam olacaksın. Benimle kalacaksın. Seni hiç bırakmayacağım.”
Reklam
Rakka Kadim Arab şehri Amerika/Pckklı pçlerin işgalinde
İmam Muhammed sadece bir hadis ravisi değil, içtihadı halen daha günümüzde taklid edilen büyük bir imamdır. Şeybânî’nin Rakka dönemindeki önemli olaylardan biri, 184/800 tarihinde İmam Şâfiî’nin halifeye isyan konulu bir soruşturma kapsamında sayıları yedi/dokuz kişi olan bir grupla birlikte Hicaz'dan önce Bağdat'a sonra da Rakka'ya götürülerek Harun Reşid’in huzurunda yargılanması hâdisesidir. Şâfiî bu olaydan, soruşturma süresince halifenin yanında bulunan Şeybânî’nin hüsn-i şehadetiyle kurtuldu. İmam Şâfiî: gözlerin bir benzerini görmediği, onu görenlerin ondan öncekileri görmüş gibi olacağını belirttiği İmam Şeybanî ile ilgili birçok sözü nakleden Kevserî’nin eserinde geçen bazı sözler şu şekildedir: ‘Muhammed b. Hasan gibi kilolu olup çok ince ruhlu birini görmedim’ ‘Bir meseleyi ele aldığında sanki Kur’an ona iniyordu. Ne bir harfi takdim eder, ne de bir harfi te’hir ederdi” ‘İnsanlar Muhammed b. Hasan’ın fıkhında güvendedirler’ ‘Ben ondan daha akıllı, daha fakih, daha zahid, daha takvalı birini görmedim.’ ‘Muhammed b. Hasan’a karşı görüşler bildirmeme rağmen onunla oturur, onun kitaplarını dinlerdim’ ‘Helali, haramı, illetleri, nasih ve mensuhu ondan daha iyi bilen birini görmedim’
Birçok insan bütün hayatı boyunca sevgiyi tatmadan yaşıyor. Sen ve ben şanslıyız.
Çantandan küçük bir şişe viski çıkardın ve bitirdik şişeyi; önce sen, sonra ben. Şişe boşaldığında markete gidip bir şişe daha aldım, bu kez büyük. Sabaha kadar ağlaşıp içtik ve sarhoşluğumla yüreğimde köpüren şeyleri söyledim sana, bütün o güzel sözcükler, zekice gülümsemeler, ama sen başkası için ağlıyordun ve o sözcüklerin tekini bile duymadın, ama ben duydum onları ve Arturo Bandini yabana atılmazdı o gece çünkü gerçek aşkına konuşuyordu. Sen değildin o, Vera Rivken de değildi, gerçek aşkıydı sadece. Ama çok güzel şeyler söyledim o gece, Camilla.
Sayfa 124
İsa, Hıristiyan mitoloji üreticilerinin söylediği gibi bir kişi idiyse, yani dünyaya acı çekmek için geldiyse, bu kelime bazen onun ölmesi olarak da kullanılmaktadır, asıl acı çekmek yaşamak olacaktır. Onun varlığı cennetten bu dünyaya sürgün edilmesi ya da gönderilmesi olarak kabul edilmektedir, geldiği yere dönmek ancak ölüm yoluyla olabilirdi. Bu tuhaf sistemde her şey saklamaya çalıştığının tersidir. Bu sistem gerçeğin tersini temsil etmektedir, ben de onun saçmalıklarını ve tutarsızlıklarını incelemekten yoruldum, daha iyi bir şeyler yapmak için incelemelerimi sonuçlandırmakta acele ediyorum.
Reklam
Biraz tefekkür :)
Etrafımdaki güzel vadi sis içindeyken, gökyüzündeki güneş benim ormanımın geçit vermez karanlığına vururken, yalnızca birkaç Işık ormanın içindeki mabede girerken, ben gürültüyle akan derenin kıyısındaki yüksek çayırların arasında uzanmışım, toprağa yakın bir noktada bin bir çeşit minik yeşillik dikkatimi çekiyor: bitkilerin sapları arasında küçük canlılar dünyasının vızıltısını, minik kurtların ve sineklerin çeşitli ve kavranamaz biçimlerini yüreğimin hemen yakınında hissederken, bizi kendi suretine göre yaratan Her Şeye Kadir Olan'ın varlığını, sonsuz haz içinde süzülürken bizi koruyan ve aydınlatan Sevgisi Herkese Yeten'in esintisini duyumsuyorum dostum!
Herkes gibi yaşasaydım eğer, yaşamı onlar gibi görebilseydim çarşılar yeterdi avutmaya beni. Bir gömlek, bir ayakkabı, bir elbise; bir yemek lokantalarda; televizyon, halı, masa ve daha nice eşya yeterdi yalnızlığı örtmeye, Oysa ben bir akşamüstü oturup turuncu bir yangının eteklerine, yüreği avuçlarımda atan bir can yoldaşıyla dünyayı ve kendimi tüketmek isterdim. Öyle bir tüketmek ki, sonucu yepyeni bir "ben"e ulaştırırdı beni,
Zihnim simânı arar durur bugünlerde Öylesine bulanık ki bendeki yüzün Aynaya gitti elim, Bende seni bulma ümidiyle Hiç de alışık olmadığım bir hâl bu Şöyle bir dokundum yüzüme Önceleri böyle derin bakmamıştım Meğer ne çok ben varmış yüzümde Ben seni ararken kendimi buldum Tuhaf ki bir de ak düşmüş saçlarıma Hoş, çok da yaşlı sayılmam ama Erken
"Biz Oğuz'la ömrünün son dakikasına kadar kavga ettik; seviştik ve kavga ettik, " diyordur Uğur Ünel; hemen ardından da, kav­ga diye adlandırdığının bir tür coşku boşalımı olduğunu ekli­yordur. "Müthiş gürültülü kavgalar, tartışmalar yaşardık: O bi­zim 'katharsis'imizdi. Kavganın sonunda müthiş bir de barışma olurdu. Hani, 'ölümü öp, Allah aşkına, ' denir ya. . . Oğuz da, 'her­kes birbirinin ölüsünü öpsün,' derdi; barışılırdı," diye anlatır Si­nan Ersan, o nabzı yüksek yaşam anlarını.
Sayfa 128 - İletişim 10. Baskı 2023Kitabı okuyor
Kars’ım, Ankara' yım, Van'ım, Bolu'yum... Boğazlardan açan fetih yoluyum: Murâdına ermiş Anadoluyum: Tanrı özenerek kurdu yapımı: Selçuklu Alp Arslan, açtı kapımı! Kalbim, doğuştan «Türk, Türk...» diye çarpar; Yıldız, «Yıldınızım!» diye göz kırpar; Şimdi, bayraktan, al bana el çırpar: Tanrı, özenerek kurdu yapımı: Selçuklu Alp Arslan, açtı kapımı! Elinde kalbini Türk'e uzatan, Ben, bin altmış dörtten bu yana vatan. «Benimdir, demiştim, bana gül atan!»
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.