YAŞAMIN GEÇİCİLİĞİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
"Hayat bir lotus yaprağındaki damlacıklar gibi uçucu…" Bu cümleyi ilk olarak 20 yıl önce okumuştum. O günden beri birçok yere not etmişim. Beni çok etkileyen bir metnin ilk cümlesi bu. Bu basit ama güçlü benzetmeyle başlayıp akıp giden paragraf, bana hayatın anlamı ve geleceğe dair pek çok düşünce ilham etti. “Dünya fani, ölüm gerçek”
Kolay değilmiş
Meğer ne kolay yazmışım en son kelepçelerimden kurtuldum diye öyle değilmiş meğer kimisi 5 senelik sevdiğinden ayrılır koymaz kimine 2 ay da yaşadıkları 5 sene gibi gelir unutamaz.Halbuki ne hayallerim vardı beraber yapmayı istediğim.En kötüsü de yapmadığım şeylerin hükmü yüzünden bu cezaya çarptırılmam oldu.Kendimi hiç bir zaman bu kadar aciz hissetmedim.Kolay kolay pes etmek harcım değildir ama elim o kadar boştu ki hapishaneye giren ama suçsuz olan o adam var ya kimseye derdini anlatamaz ben oydum işte.Sadece yukardaki ve ben biliyordum.Tabi 3. şahıslara dostlarıma da sorsak benim yapmayacağımı bilirdi söylerdi tasdiklerdi.Ama ben en güzelini yaptım işimi Allah’a bıraktım bundan daha güzeli olamazdı sanırım.Ya Yusuf Ya Rauf Ya Latif Celle Cellalühü.
Reklam
Bir öyküm, 1980
 1980  İsmim Ali. Şeyh Nureddin’e bağlılığıyla mürit, Allah’a bağlılığıyla mümin bir babanın oğlu olarak 1950’de doğdum. Gençliğim, devrimci örgütlerin antikapitalist eylemler yaptığı 1980’lere denk gelir. Anlayacağınız 80 kuşağındanım.   Daha insanların at arabalarıyla yollar teptiği, yaşam alanları güneşin doğup battığı mesafenin gözle
Kendimi sinemaya götüreceğim. Bir eğlensin gülsün unutabilsin diye. Kendimden sıyırılıp sana kaçmak isteyeceğim. Yine kendimi durduracak olacak kendim. Bir kolundan kendim tutacak Bir kolumdan kendim. Ben buyum. Diğer kendim olmak istediğim Sen hangimizi sevdiysen onu öldüreceğim. Bir koyulacağız mezara ama Oh diyeceğim Ben öldüm ama ikinizden de
Uslu çocuk
benden bir öykü... Portakal ağaçlarının çiçeklenen siluetini seçmekte zorlandığımı itiraf etmeliyim. Ama normal. Kış günüydü. Yağmur şarıl şarıl yağmaktaydı. Kışın her zamankinden daha erken geldiğini söylemişti babam. Annen o kadar çok parfüm sıkıyor ki ozon tabakasının delinmemesi mucize olurdu, diye eklemişti. Bunu söylerken, sol
söz dinleyen kazanır
Bir kâfilede bulunan insanlar, Ebü’l-Hasan Harkânî hazretlerinin huzûruna gelip; - Yollar korkuludur. Bize bir duâ öğretiniz.” diye istirhâm edince; - O zaman, Ebü’l-Hasan’ı hatırınıza getiriniz, buyurdu., Bu söz, gelenlerin hoşlarına gitmedi. Yolda eşkıyâ, önlerine çıktı. Hepsinin mal ve metâlarını aldı. Yalnız, Ebü’l-Hasan-ı Harkânî hazretlerini hatırlayan bir kimsenin malına zarar gelmedi. Bu hâle arkadaşları şaşıp, sebebini sorduklarında; - Ebü’l-Hasan-ı Harkânî’yi hatırladım ve kurtuldum, cevâbını verdi. Gelip durumu Ebü’l-Hasan hazretlerine anlattılar. Ve; - Biz Allah’tan yardım istedik, eşkıyâlar bizi soydu. Fakat seni hatırlayıp, senden yardım isteyen şu arkadaş kurtuldu. Bunun hikmeti nedir?” diye sordular. - O arkadaşınızı kurtaran, Allahü teâlâdır. Günahkâr ağızdan çıkan duâyı cenâb-ı Hak kabûl etmez. Bunun için siz Allah’a yalvardığınız zaman duânız kabûl olmadı. Bu arkadaşınız beni hatırlayıp imdât isteyince, ben de Rabbime duâ ettim; “Yâ Rabbî! Şu kulunu içinde bulunduğu belâdan kurtar.” dedim. Rabbim benim duâmı kabûl ettiği için, o arkadaşınız kurtuldu. Mesele bundan ibârettir.” buyurdu.
Reklam
21 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.