General Pershing’in kurmay başkanı olan General Harburd, Sivas’ta Mustafa Kemal’le görüşürken der ki:
-Türk tarihini okudum. Milletiniz büyük kumandanlar yetiştirmiş, büyük ordular hazırlamıştır. Bunları yapan bir millet elbette bir medeniyet sahibi olmalıdır. Takdir ederim. Ama bugünkü duruma bakalım. Başta Almanya, müttefiklerinizle dört yıl harp ettiniz, yenildiniz. Dördünüz bir arada yapamadığınız şeyi, bu durumda tek başınıza yapmayı nasıl düşünebiliyorsunuz? Fertlerin intihar ettikleri vakit vakit görülür. Bir milletin intihar ettiğini mi göreceğiz?
Mustafa Kemal, generale: “ Teşekkür ederim” dedi. “Tarihimizi okumuş, bizi öğrenmişsiniz. Fakat şunu bilmenizi isterim ki biz emperyalist pençesine düşen bir kuş gibi yavaş yavaş aşağılık bir ölüme mahkum olmaktansa babalarımız oğulları olarak vuruşa vuruşa ölmeyi tercih ediyoruz.”
General ve arkadaşları sessizce ayağa kalktılar.
-Biz de olsak böyle yapardık!
Hamd olsun o yaratıcıa! Kendisinden taştığı şu sanat ürünlerine bir bakın. Aynaya bakın mesela ilk önce. Gözün konumu ne kadar da kusursuz bir şekilde, dinlenebilsin diye kapak izin vermiş bir de, hem üzerine hem de ince ince kirpikler döşenmiş içine girebileceklerden korusun diye. Kaşların izi yok, kulağın üzerinde değil de gözlerin üzerinde.
Bu dünyada kimse kimseyi ailesinden daha çok sevemez o da seni ne benden ne babamdan ne de annemden çok sevemez.
Onun yüzündeki gülümseme bana da geçti. Aksi bir konu için yapma, gerçekten mi dercesine yüzümden okudu beni ve "Evet" diye devam etti sözlerine.
"Bakma öyle, sana bizden daha çok söylüyordur belki sevdiğini ama bu bizim sevmediğimiz anlamına gelmez. Biz senin aileniz Ahu senin kötülüğünü istemeyiz ."
Ona doğru birkaç adım attım ve biliyor musun dedim sakin bir ses ve gülümsemeyle "Hissedemediğim o sevginin canı cehenneme."
"Alikuşum, biz hâlâ aynıyız. Yaşımız kaç olursa olsun. Yetmiş yaşına gelip buruşuk bir nine olsam da, yine sana sarılıp uyuyabilirim. Bu hakkımı kimse benden alamaz."
"Alacak. Birileri... İleride birine aşık olacaksın ve o kişi senden bu hakkı alacak."
"Saçma. Ben aşık olmayacağım."
"Olacaksın güzelim. Şimdi olmasa bile üniversitede, kütüphanede rastladığın birine ya da işyerinde fotokopi makinesinin önünde gülümsediğin bir adama ya da otuzlu yaşlarının ortalarında sürekli gittiğin kahve dükkanında sürekli seninle aynı kahveyi alan takım elbiseli adama... Ne zaman bilmiyorum ama bir gün olacaksın."
Şimdi açıkça anladım. Sen ve ben yabancıyız. Hayır, biz her zaman birbirimize birer yabancıydık. Kalplerimizin yaşadığı dünya birbirinden binlerce kilometre uzaktaydı.