Bir sus iç sesim, ne olur bir sus! Kafa dinlemek, bu olmamalı. Yalnızlığına sığınan insan, Kendi içinde boğulmamalı.
Yüzleri ve saçları yaşlandıran Zaman şiddetli duyguları da yaşlandırır, ama daha çabuk. İnsanların çoğu budala olduğu için, bunu fark etmemeyi başarırlar ve alışkanlıktan başka bir şeyin kalmadığı yerde hala sevdiklerini sanırlar. Eğer böyle olmasaydı, dünyada mutlu insan olmazdı. Üst düzeydeki yaratıklar, yine de böyle bir yanılma olasılığından yoksundurlar, çünkü onlar aşkın sürekli olduğuna inanamadıkları gibi aşk bittiğinde yerine bıraktığı saygı ya da minnettarlığı da aşk sayıp aldanmazlar. Bu işler insana acı verir, ama acı geçer. Eğer her şey olan hayat bile sonunda geçip gidiyorsa, hayatın anlarından başka bir şey olmayan aşk ve acı ve de bütün öbür şeyler nasıl geçip gitmesin ki?
Reklam
Herkes üç ciltlik bir roman yazabilir. Tek gereken hayat ve edebiyat konusunda tam bir cehalettir.
Sayfa 20 - Can yayınlarıKitabı okuyor
Öneri
Hayatta daima gerçekleri savun!Takdir eden olmasa bile vicdanına hesap vermekten kurtulursun.
Kişisel Büyüme
"Hayat, beklenmedik olayların senfonisi gibidir; her notanın yer ve zamanı vardır."
Ömrüm boyunca kendimi hep düşmeden ayakta tutmaya çalışmıştım.Hayat beni ne kadar iterse itsin ben ısrarlı bir güçle hep ayakta kalmıştım.Oysa şimdi ruhum hâlâ o enkazın altında,o enkazın en derinindeyim,en dibindeyim.Kimsenin daha önce düşmediği kadar dipteyim ve buradan nasıl çıkacağımı bilmiyorum.
Reklam
Yine unutmayalım ki Kur'ân'dan uzak bir hayat, mutlak bir ebediyet intiharıdır. Kur'ân-ı Kerîm'in feyiz ve rûhâniyeti, çorak gönüllere bereketli nisan yağmurları gibi yağmadıkça, Muhammedî bir baharın zümrüt hazînelerine kavuşulamaz. Osman Nûri Topbaş
Sayfa 25 - Altınoluk, Erkam Yayınları
Çoğuna göre hayat, kafa yormadan yaşanan can sıkıcı bir şeydir, arada bir neşeli molalarla bölünen hüzünlü bir şeydir, cenazelerin yanında nöbet tuttuğumuz gecelerde sakin saatleri ve bekleme mecburiyetini geçiştirmek için anlatılan fıkralara benzeyen bir şeydir. Hayatı bir gözyaşı vadisi olarak kabul etmeyi hep anlamsız bulmuşumdur: Bir gözyaşı vadisi olduğuna şüphe yok elbette, ama çok az gözyaşı döküldüğü kesin. Heine, büyük trajedilerin ardından son noktayı sümkürerek koyarız, demişti. .. Hayat, bilincine varsak çekilmez hale gelirdi. Neyse ki buna kalkışmıyoruz bile. Bilinçsizliğimizle, yararsız, anlamsız hayat tarzımızla hayvanlardan farkımız yok, pek inandırıcı gelmiyor ama, görünüşe bakılırsa öleceklerini önceden bilmeyen hayvanların aksine biz öleceğimizi öngörebiliyoruz, ne var ki ölümü o kadar çok unutuşun, dalgınlığın ve taşkınlığın arasından görüyoruz ki, bu konu üzerinde pek uzun boylu düşünmediğimiz söylenebilir.
Kaderini yazdığın kalem, Senin ellerinde....
Çölde ömür boyu su orucu tutmaya gönüllü olmak gibi bir şeydi o ızdırap. ف
Reklam
Onu kırmış olmalı yaşamında birisi. Dinledikçe susması, düşündükçe susması.. Tek başına iki kişi olmuş kendisiyle gölgesi, Heykelini yontuyor yalnızlığın ustası.
Dokuza Kadar On
Dokuza Kadar On
Bir hayat amacı belirledi kendine ve hayallerinin, ideallerinin peşinden koştu son nefesine kadar.
Sayfa 79
adadığınız derinliği sizden esirgeyen ve sizin için değişmeyi bilmeyen, değişmeye çabalamayan insanların yanında olmak/kalmak zorunda değilsiniz, onlara karşı duygularınız ne kadar güçlü olursa olsun. hayat boyu tek başına kalmak, bir şeyler değişir diye umut edip aşk kırıntısıyla yetinmekten ve sizin için çaba gösterilmediğini görmenin yol açtığı hislerden daha iyidir. bu hallerde kopuş gayet makul bir seçenektir. sizden o derinliği esirgemeyen birileri illa çıkacaktır karşınıza.
Sigortacı hasar da belli olur️️
İnsan ise zorluklar da arkadaşına karşı.. Kolaylıklar da nefsine karşı.
Nev'-i beşerin ahvaline dikkatle bakılırsa görülür ki; ruhun manen terakkisini, vicdanın tekâmülünü, akıl ve fikrin inkişaf ve terakkisini telkîh eden yani aşılayan, şeriatlardır; vücud veren, tekliftir; hayat veren, peygamberlerin gönderilmesidir; ilham eden, dinlerdir. Eğer bu noktalar olmasaydı, insan hayvan olarak kalacaktı ve insandaki bu kadar kemalât-ı vicdaniye ve ahlâk-ı hasene tamamen yok olurlardı. İşarat-ül İ'caz - 164
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.