Burjuvazisinin kendi sözlerine bakalim; Manchester Guardian'da çok doğal ve makul bir şey gibi hiç yorumsuz yayınlanan şimdi vereceğim mektubu okuyalı henüz bir yıl bile olmadı: "Bay Yazı işleri Yönetmeni - Bir zaman var ki, ana caddelerimizi dilenci sürüleri sardı; epir epir giysilerini, hastalıklı yerlerini, iç bulandırıcı yaralarını
Günün birinde uyandım, yatağımda doğrulup oturdum ve gülümsedim. Artık en ufak bir acı çekmiyordum ve birden, doğru insan diye bir şeyin olmadığını idrak ettim. Ne yeryüzünde ne de cennette. Öyle biri, öyle tek bir kişi yok. Sadece insanlar ve her insanın içinde bir tutam doğru insan var ama kimsede, bizim diğerinden beklediğimiz ve umduğumuz şey yok. Kusursuz insan diye bir şey yok ve o mutluluk veren, harikulade tek adam aslında hiç var olmadı...
Reklam
seninle ben birbirimizi unutsak dahi aslında hiç unutmayacağız. aramızda bir şey kalmasa bile hep bir şeyler kalacak.. bir gün öldüğümde, bir yanım hep senin içinde yaşayacak. ama hiçbir sokakta karşılaşmayacağız. sen ve ben.. birbirimizi hiç görmeyeceğiz. ya da uzat ellerini, dokun güneşe, yazın kışa soluşunu dindir. anla, bir ömre sığmaz seni
Seninle ben birbirimizi unutsak dahi aslında hiç unutmayacağız. Aramızda bir şey kalmasa bile hep bir şeyler kalacak.. Bir gün öldüğümde, bir yanım hep senin içinde yaşayacak. Ama hiçbir sokakta karşılaşmayacağız. Sen ve ben.. Artık birbirimizi hiç görmeyeceğiz. Ya da uzat ellerini, dokun güneşe, yazın kışa soluşunu dindir. Anla, bir ömre
-Aşkın felsefesiyle uğraşacak vaktim olmadı ama onu hiç de senin dediğin gibi düşünmemiştim. -Felsefesi değil tarifi... Kesilmiş bir koyunun kasap dükkanındaki manzarası hoşa gitmez, hatta bazılarına iğrenç görünür. Fakat usta bir aşçının elinde nefis bir et yemeği olduğu zaman, dükkandaki manzarasına bakamayanlar bile onu iştahla yer. Aşk da böyledir. Aslında şehvetttir yani hayvani bir istek. Fakat romantik bir muhayyele onu okadar süsler ve güzelleştirir ki aşkın ilahi bir duygu olduğuna inanırız. Yüzlerce yıldan beri bu şairane tarifleri dinleye dinleye aşkın insanüstü bir şey olduğunu sanmışızdır. Gerçekte şehvet isteğinden başka bir şey değildir.
olduğum yerde olmak istemiyorum ama olduğum yerden çıkıp gidemiyorum da. şu an yaşadığım her şey o günlerin aynısı. evde olmak istemiyorum, ama her akşam eve dönüyorum. işte olmak istemiyorum ama her gün işe gidiyorum. bir şey beni hep dışarıya çekiyor. hiçbir yere ait hissedemiyorum kendimi. hiçbir eve, hiçbir aileye, hiçbir topluluğa. hiç arkadaş grubum olmadı benim mesela. bir futbol takımı tutmadım. bir siyasi partiyi desteklemedim. bir derneğin, bir hayır kurumunun üyesi değilim. bir memleketim yok, oralı hissetmiyorum. apartman toplantılarına bile gitmedim, o apartman beni ilgilendirmiyor, oraya ait değilim. sadece orda oturuyorum. ve ben bu hali armut ağacının tepesinden beri üstümde taşıyorum.
Reklam
Size bana yakın bir insandan bahsedemeyeceğim; böyle biri hiç olmadı çünlü. Arkadaşlık diye bir şey yaşamadım şimdiye dek-her aklıbaşında insan gibi. Çünkü birilerini kandıracak, her gün yeni Bir şeyler ve 'kendim' diye anlatabileceğim bambaşka bir kişilik arayacak kadar ne zamanım oldu ne de gücüm.
52 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
GEÇMİŞE YOLCULUK °"dokuz yıl oldu ve sesinin tek bir tonu bile değişmemiş." •52 sayfalık kısacık bir kitap ama dakikalarca boş duvarı izleyip düşünebilirim. Yıllar,mesafeler duyguları engellemeye sebeb olabilir mi ? Unuttuğumuz sandığımız,yeni bir hayata başladığımız da bir olay tüm geçmişi ortaya çıkarır mı? Ya geçmiş dediğimiz şey
Geçmişe Yolculuk
Geçmişe YolculukStefan Zweig · İş Bankası Kültür Yayınları · 202326.6k okunma
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.