Namazı dünya için her terk ettiğiniz de sıratın boyu bir dünya kadar uzar. [Hz.Ömer ra] 📌 Şu an yaptığın hiç bir iş kılınmayı bekleyen vakit namazından daha önemli değildir. Biri seni evine çağırsa ve muazzam bir sofra hazırlamış olsa ve sende kusura bakma ben gelmiyorum desen ev sahibi seni bir daha evine davet etmez. Peki ya Gerçek Ev Sahibi olan Allah (cc) bizleri günde 5 kez huzura çağırıyor muazzam bir sofra hazırlıyor ve sen gitmiyorsun daveti mi beğenmedin hediyeyi mi?
Hemdem

Hemdem

@Cano01
·
6g
Şunu bil ki,namaz aynen bir düğün için yemek veren hükümdarın işine benzer.Bu hükümdar,düğün yemeği için çeşit çeşit yiyecekler ve içecekler hazırlamıştır.Her çeşit yiyecekte ayrı bir lezzet vardır ve her birinde ayrı ayrı tatlar,lezzetler bulunur.İşte namaz da böyledir. Allah (cc) kullarını namaz kılmaları için çağırmış ve bu namaz içinde çeşitli fiiller ve zikirler hazırlamıştır. Allah kullarını namaza çağırır ki, bu fiillerden ve zikirlerden lezzetlerden faydalansınlar.Namazın içindeki fiiller (hareketler) yemekler gibidir, zikirler ve okunan ayetler ise içeceklerdir.
Hz Muhammed SAS
689. Abdullah b. Ömer’den (ra) rivayet edildiğine göre Hz. Ömer, kızı Hafsa dul kaldığında şunları anlatmıştır: Osman b. Affân (ra) ile görüştüm ve “İstersen Hafsa’yı sana nikahlayayım.” diyerek ona bir teklif yaptım, fakat o, ‘düşüneyim’ dedi. Birkaç gün bekledim. Sonra tekrar karşılaştık ve bana: –Bu günlerde yeni bir evlilik yapamam, dedi. Ardından Ebû Bekir es-Sıddîk (ra) ile görüştüm. –İstersen Hafsa’yı sana nikahlayayım, dedim. Ebû Bekir (ra) sustu; bana hiç cevap vermedi. Ebû Bekir’e Osman’dan daha fazla gücendim. Aradan birkaç gün geçti, Peygamber Hafsâ’yı istedi. Ben de Hafsâ’yı onunla evlendirdim. Sonra Ebû Bekir’le karşılaştım, bana: –Hafsa’yla evlenmemi teklif ettiğin zaman cevap vermediğim için belki bana gücendin, dedi. Ben de, evet, dedim. Ebû Bekir: –Hz. Peygamber’in, Hafsa’yı andığını bildiğim için, yaptığın teklife cevap vermedim. Peygamber’in sırrını ifşa edemezdim. Peygamber fikrinden vazgeçmiş olsaydı, ben Hafsa’yı kabul ederdim, dedi. (Buhârî, Megâzî, 12)
Reklam
Açlığın sıkıntısı bir lokma ile giderilir; ancak tokluğun sıkıntısı bir hazine sarf edilse giderilemez. Azizim! Dünyâ sadece altın, mal, binek ve hizmetçiden ibâret değildir. Bir büyüğün dediği gibi miden dünyâdır. Az yiyen dünyâyı terk edenlerden, çok yiyen ise dünyâya bağlananlardan sayılır. • Ziyâüddîn-i Nahşebî (ra)
Ateizmin, deizmin, agnostisizm gibi birtakım kavramların çok fazla revaç bulduğu bir çağdayız. Ancak Üstadımız Bediüzzaman Said Nursi hazretleri bunun reçetesini yıllar öncesinden vermiş hamd olsun. Kastamonu Lâhikası 34. mektupta ‘Aziz kardeşlerim, çok defa kalbime geliyordu. “Neden İmamı Ali (ra) Risale-i Nur’a ve bilhassa Âyetü’l Kübra Risalesi’ne ziyade ehemmiyet vermiş?” diye sırrını beklerdim”, “Ben kimim? Bu dünyaya neden geldim? Beni bu dünyaya kim gönderdi? Beni bu dünyaya gönderen Zat, benden ne istiyor? Nereden geldim? Nereye gideceğim?... gibi sorular var ve bunlara cevap vermeden insanın kendini tanıması mümkün görülmemektedir. Bunlar bizim gen yapımızda var olduğu için sorulan sorular ve Âyetü’l Kübra aslında bizim ontolojik olan varlığımızla var olan bir probleme hem bilimsel hem teolojik olarak insanları ikna ediyor. Biz Âyetü’l Kübra ve Risale-i Nurlar’la kâinatın yaratılışının aklî, felsefî, bilimsel izahlarının yapılabileceğini ve adeta aklı teslim olmaya mecbur olduğunu, insanın kâinatın yaratılışıyla ilgili mutmainane cevaplar bulabileceğini bakanlar görecektir.
#takvim
Diyanet Takvimi Ön Yüz: “Allah’ım! Eğer yaşamam benim için hayırlı ise bana ömür ver. Ölümüm benim için hayırlı ise bana onu nasip et.” (Buhârî, Deavât, 29) Eğer yeryüzündeki ağaçlar kalem, deniz de mürekkep olsa, arkasından yedi deniz daha ona katılsa, Allah’ın sözleri (yazmakla) yine de tükenmez… (Lokmân, 31/27) Diyanet Takvimi Arka Yüz: KALPTEN DAMLAYANI KÂĞIDA TAŞIYAN KALEM Kalem, sözlere beden giydirendir. Kimlerin eline değmiştir şimdiye dek, kimlerin ruhundaki sözleri taşırmıştır kâğıtlara… Yazarların ve ediplerin elinden yazıyı harf harf akıtmış, cümle cümle anlamlar taşımıştır satırla- ra. Uykusunu meramına katık yapmış şairlerin gecelerine yoldaş olmuştur. Âlimlerin aklının ve kalbinin süzgecinden damlattığı ilimleri kitaplara taşı- mıştır. Bazen bir edibin öfkesine şahitlik yapmıştır, bazense dile gelmez bir aşkın çaresizliğine. Hattatın elinden bir parça olmuş, nicelerinin derdine tercüman olmuştur. Bugünlerde biraz yalnız kalıyor sanki ama. Artık kale- me sarılmıyor çoğu kimse. Yazılarını temize çekenler de azaldı. Klavyelerin tuşlarına teslim oldu harfler. Masanın uzak bir köşesinde veya kitaplığın yüksek bir rafında “antika” bir eşya gibi kalıyor kalemler. Oysa kalemden akan her yazının bir karakteri, ruhu ve edası vardır. Bilgisayarın verili yazı tiplerinde kimsenin gönül titremelerini göremiyoruz. Herkes, herkesleşiyor. T.C. Cumhurbaşkanlığı Diyanet İşleri Başkanlığı
Seçme Hadisler
Mü'minlerin Emîri Ebû Hafs Ömer b. Hattab'dan (ra) gelen rivayete göre Resûlullah'ı (sas) şöyle buyururken işittim: "Ameller niyetlere göredir. Herkes yaptığı işin karşılığını niyetine göre alır. Kimin hicreti Allah ve Resûlü'ne ise eline geçecek sevap da Allah'a ve Resûlü'ne hicret sevabıdır. Kim de elde edeceği bir dünyalığa veya evleneceği bir kadına kavuşmak için yola çıkmışsa, onun hicreti de hicret ettiği şeye göre değerlendirilir."
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.