Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gündelik hayatta karşılaştığımız durumlarda kişilerin sadece davranışlarına bakarsak ve niyete önem vermezsek o davranışı cahilce, saçma veya saldırgan bir davranış olarak görebiliriz. Ama bunun arkasındaki niyete baktığımızda bize kaba ya da saldırgan gelen bu davranışların ekseriyetle "Ben de varım!" deme çabası olduğunu görürüz. İnsanız fark edilmek istiyoruz. Böyle durumlarda davranışına takılmadan, "Ben de varım!" diyen muhatabıma, "Evet, varsın ve sen de aynen benim gibi bir insansın," hissini verdiğim zaman ilişkideki gerginlik gidiyor, hoş bir durum ortaya çıkıyor.
Reklam
İnsan cinsinin karşına bir eksikle yahut kusurla çıkmayagör , hiç vakit kaybetmeden noksanına bir hüviyet atfeder, eksiğini ismin, kusurunu da sıfatın yapar fısır fısır kulağına okurlar. Sen daha ne olduğunu anlamadan özünü, şahsiyetini ağır ağır çeker alırlar elinden; gözükmesin, belinmesin, anılmasın istediğin o kusurunu bayrak gibi taşı diye eline tutuştururlar. Bir bakmışsın safi eksik olduğun yerden varsın.
Sayfa 120Kitabı okudu
Biz onlara benzemeyiz. Niye mi? Çünkü çünkü yanımda sen varsın, senin için de ben varım. Niyesi bu işte...
"Biz onlara benzerneyizi Peki neden? Çünkü... Çünkü sen varsın benim yanımda ve ben varım senin ya­ nında, bu yüzden işte. .."
Reklam
Çünkü sen varsın benim yanımda ve... Ben varım senin yanında. Biz ikimiz hep birbirimizin yanındayız, işte böylece bizi düşünen biri var bu dünyada.
Bütün resimler sana benziyor Hayret Bütün aynalarda sen varsın Nereye gitsem peşimden geliyorsun Şimdi sigarasın dudaklarımda Biraz sonra beyaz bir kağıt Ve akşam içtiğim bir kadeh içki olacaksın...
GÜVERCİNE MEKTUP Pamuk kalplim, bir tanem, her şeyim. Ey ışık saçarak cıvıldayanım. Zarafetini anlatmak ne mümkün! O beyazlığın, o pirüpaklığın, o parlaklığın! Kusursuz, kadife rüyam. Kanatlarının güzelliğiyle dünyayı aydınlatır, kanat çırpışlarınla göğü bulandırırsın. Ey cümle varlıkların damarlarında akan kanla dolup taşan merhamet. Ey bağışlanmış, dürüst bir yürekten gelen gözyaşlarının verdiği keder. Ey ruhumun anavatanı. Ey ruhum. Güce hükmeden şefkatli güçsüzlük. Yaratılmadan önce sular üzerinde gezen sen. Tufandan sonra Nuh’un gemisinden ilk inen sen. Bakıyorum kendime ve dünyaya, özünde sen varsın diye. Böylece sana bakmış oluyorum aslında. Gümüş rengi saçların konfeti misali göğe yükselirken ben de uçuyorum seninle birlikte. Biliyorum sen de hemen oracıktasın o güzel süzülüşünle, beyazlığınla. Aziz, tertemiz ruhunla kal benimle. Âmin! Âmin! Seni avuçlarıma alayım, dudaklarımın bir köşesini gagala. Işık yayılsın gözlerinden ve dünyanın merkezinden. Aynı ışık ayaklarıma sıçrasın, oradan yayılsın dizlerime. İçsel ışık seli ara alsın kalçamı, belimi. Oradan ulaşsın kalbime sonunda alnıma… Dudaklarım, gül rengi gagalarında. Işığından kör olmuş, görmeyi unutmuş gözlerim. İsa’nın Yuhanna’daki son sözlerini sarf ederim: “Tamamlandı.”
Çünkü...Çünkü sen varsın benim yanımda ve ben varım senin yanında, bu yüzden işte...
Reklam
"Biz onlara benzemeyiz. Niye mi? Çünkü, çünkü yanımda sen varsın, beni kollarsın, senin için de ben varım. Niyesi bu işte..."
Kime ne verdiysek bilerek ya da yanlışlıkla geri alabileceğimizi anladım. Olup biten en güzel şeylerin hatırına, belki korka korka da olsa bir duralım vazgeçmeden önce, vakit var, umut var, sen varsın, ben varım, biz varız.
Başarı. Bu arada yazar Nöro Bilimci
"Sana eksiksin, başarızsın, yapamazsın, olmaz, yasak, hatalısın dediler, seni başkalarıyla ile kıyasladılar. Sana bunları söyleyenlerin düşüncelerinde eksiklik var. Her zaman aklında kalsın; sen tamsın, varsın, başarılısın, mükemmelsin, farklısın ve şampiyonsun.
İnsanların yakınlığında gizemli bir çizgi var, Bu çizgiyi aşamaz tutku ve ölesiye sevmek. Korkunç bir ıssızlıkta varsın birleşsin ağızlar Ve çatlasın, parça parça dağılsın yürek. Dostluk da güçsüzdür burada, yılları da Yüksek mutluluk ateşinin, Ruh özgürdür ve yabancıdır burada Ağırkanlı bitkinliğinde şehvetin. Çılgındır koşanlar buna erişmek için, Erişenlerse bir özlemle uğramıştır bozguna. İşte şimdi anladın sen, niçin Çarpmıyor artık yüreğim avuçlarında.
Yunus'un, Vilâyetnâme'de Hacı Bektaş-ı Velî'nin huzuruna gidişi anlatılırken şöyle deniliyor: "Hacı Bektaşi Veli, Horasan diyârından Rûm'a gelip yerleştikten sonra veliliği ve kerâmetleri etrâfa yayıldı. Her taraftan mürid ve muhibler gelmeye, büyük meclisler kurulmaya başlandı. Fakir halli kimseler gelir, nasib alır
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.