Halkına zülüm ve işkence yapmayı gaye olarak güden başkanın halkmı Allah eksiltir, Afet ve belâlarla ölüm vak’alarmı içlerinden eksik etmez, Ti­cari hayatları sarsılır, afetler yüzünden ziraatçılar ek­tiklerini alamazlar. Sürü sahipleri günden güne kayıp verirler. Adalet üzerine hareket eden başkanın bu adîl tutumu bütün kitle içinde yayılır, bütün halk ölçülerini tam tutar, aralarındaki hak ve hukuka riayet ederler, adîl konulara sarılırlar. Artık bundan sonra eğri olan şeyler aralarında yok olur ve hak olan şeyler aralarında belirir. Semadan rahmet eksik olmaz, yeryüzünde bere­ket çoğalır, ticaret gelişir, ekicilerin ürünlerinde bir be­reket olur, böylece halkm gıda durumu gelişir. Filozof­ ların bildirdiğine göre: «Bütün halk başkanm bozgun­cu hareketiyle bozulurlar, dürüst davranışıyle dürüst olur­ lar.» Tabilerin 11 ileri gelenlerinden Süfyan Sevri12 Abba­sî halifelerinden Mansur’un yanma vardığında Mansur: «Sevri! uzun zamandanberi halkımı ve yardımcılarımı yoluma koyup itimat edecek kimseyi bulamadım», deyince Sevri! «Müminlerin başkam! Saydığınız şahısların deru- nunda büyük işlere ön-ayak olacak biri var. Şayet bu düzelirse hepsi düzelmiş olur.» der. Mansur: «Anlattığın ve tasvir ettiğin şahıs kimdir?.» deyince Sevri: «Bütün halkm önderi ve başkanı olan Mansur’dur». der. Bunun üzerine Mansur:«Ah! bu zamana kadar uyanmadım. Kendimi bıra­kıp başkası ile uğraşmam neyime gerekirdi?» diyereiv kendi kendini azarlar.
Telemen, mektubunun bir yerinde " gençlerin birbirlerini vurup öldürmekte kullandığı silahlar, yurda kaçak sokulanlardır. Kaçakçılar, bu pazarı önce körüklemekte, sonra sömürmekte gençlerin canı pahasına para kazanmaktadırlar.
Reklam
Hayırlı Cumalar
Hz. Yusuf aleyhisselamın kuyudayken yaptığı dua: “Ey gâib olmayan şâhid! Ey uzak olmayan yakın! Ey mağlûb olmayan gâlip! Şu içinde bulunduğum durumdan kurtulup çıkmamı nasip eyle! Beni bu içinde bulunduğum durumdan kurtar.Ey her belayı kaldıran, her duayı kabul eden, kırık kalpleri saran, iyileştiren, her güçlüğü kolaylaştıran, her garibin
"pazar" kurulduğu gün gelen yakın çevre insanları olduğu sürece, zanaat kuruluşu ve örgütü tüm gereksinimleri yakından karşılayabiliyordu. Ama büyük sanayi doğduktan sonra durum artık böyle olmadı. Çünkü doğası gereği, belediyenin sınırlarını taşıyordu. Bir yan- dan merkezi artık zorunlu olarak bir kentin içinde değildi; ülkenin herhangi bir yerinde, kentte olduğu gibi kırsal alanda da, her türlü toplulukların dışında, en ekonomik olarak nereden beslenebilirlerse orada, en kolay ulaşabilecekleri en uzak noktalarda yerleşebiliyordu. Ayrıca her yerden müşterileri oluyordu; etkinlik alanı, hiçbir belli bölgeyle sınırlı değildi. Görüldüğü gibi, lonca gibi özgür kentle böylesine sıkı sıkıya bağlı olan bir kurum, kentten böylesine tümden bağımsız olan bir etkinlik biçimini kendi sınırları içinde tutup düzenlemeye artık yeterli olamıyordu. Gerçekten de büyük sanayi ortaya çıktığından beri, eski lonca düzeninin dışında olmuştur. Bu, söz konusu sanayinin bu yüzden her türlü düzenlemeden bağımsız kaldığı anlamına gelmiyor. Eskiden kent zanaatları için meslek kuruluşunun oynadığı rolü şimdi sanayi için doğrudan doğruya Devlet yerine getiriyor.
Sayfa 51
HER TÜRLÜ YARATMA O'NUN İŞİDİR.
Kâinatta müthiş bir düzen ve denge vardır. Her şey yerli yerinde ve bir ahenk içerisinde meydana gelmektedir. Allah’ın kudreti ve yaratma sıfatı gereği, -Hareketsiz ve cansız olan küçük bir çekirdekten kocaman bir ağaç ortaya çıkmaktadır. - Yine, cansız topraktan insan gibi mükemmel bir varlık meydana gelmiştir. - Kışın kupkuru bir hâl alan tabiat baharın gelmesiyle birlikte âdeta canlanıp harekete geçmektedir. Bütün bu hakikatlere rağmen, müşrikler ve diğer inkârcılar öldükten sonra dirilmeyi mümkün görmeyerek inkâr etmişlerdir. Her şeyi yoktan var eden, yaratmayı sürekli tekrarlayan Yüce Allah’ın insanı tekrar diriltmesi hangi delille inkâr edilebilir? MESAJ: Ölüm bir son değil, sonsuz hayat için yeni bir başlangıçtır.
ZAAF İMPARATORU
... Kedileri zehirlenmiş sokakları gösterdim ona Şehirlerin ceset kokan o korkunç sessizliğini Burası dedim çocukların annelerini doğurduğu Katilleriyle aynı yatakta uyuyan kadınların yüzyılı Ve sonra babaların dizlerinin bağının çözüldüğü Ölümcül mutsuzluğa yakalanmış kardeşlerin Hükmedenlerin içi boşaltılmışlara yetki verdiği Dillerinde Allah, akıllarında şeytanla dolaşanların Adaleti dikmek için sırada bekleyenlerin yüzyılı... Yani haşmetlim yanlış yerdesin, burası ora değil!
Reklam
Biri Hz. Peygambere gelir ve ne «yapmakla cennete girebileceğim bir işi bana öğret» der. Hz. Peygamber de* — Kızma. — Daha ne? İkindi namazından sonra yetmiş defa Allah’a tev- be ve istiğfarda bulun ki; yetmiş yıllık günahların af olunsun.— Benim yetmiş yıllık günahım yok.— Annenin.— Annemin de yoktur.— Babanın?— Babamında yoktur.— Kardeşlerinin, buyurur.,
Bir siyasal toplumda, nüfusun geri kalan bölümünden ayrı olarak, ortaklaşa düşünceleri, çıkarları, duyguları, meslekleri olan belli sayıda bireyler ortaya çıktığı anda, onların bu benzerliğin itişi altında birbirlerine doğru yönelmesi, birbirlerini çekmesi, bir- birlerini araması, ilişkiye girmesi, birleşmesi ve böylece genel toplumun bağrında, yavaş yavaş sınırlı ve kendine özgü görünümü olan bir kümenin oluşması kaçınılmazdır. Ancak böyle bir küme bir kez oluştuktan sonra, onun kendisine özgü, onu doğuran özel koşulların damgasını taşıyan bir tinsel yaşamın ortaya çıkmaması olanaksızdır. Çünkü insanların, bir araya gelerek oluşturdukları birliğin duygusunu edinmeden, bu birliğe bağlanmadan, onun varlığını korumayı kaygı edinmeden, davranışlarında onu göz önüne almadan birlikte yaşamaları, birbirleriyle ilişkiler kurmaları olanaksızdır.
Sayfa 38
Bu fotoğrafa baktım ve her yerim kırık dökük olsa da manzaram çok güzel dedikten sonra gelen o his... Önce dudaklarını ısırıp, sonra kimse uyanmasın diye içine uluyarak ağlama... Neyin sancısı bu? Bu fotoğrafta bi şey var. Bi taşın altında ben varım sanki. Oraya saklanıp, o kuytudan dünyayı izlemek. Bu kadar...
Bir çalışmayı bitirip hiç ara vermeden başka bir çalışmaya geçmek aptallıktır. Birincisi, bu şekilde zihnin bilinçaltı böl­gelerinde kendiliğinden gerçekleşen çalışmanın yararların­dan mahrum kalınır, diğer yandan da oluşan kan akımlarını bir anlamda tersine çevirip yeni bir plana göre uyarlamak gerekir. Bu yapılan, hızla giden bir treni durdurup geri geri yürüttükten sonra, farklı bir hatta sokmaya benzer. Halbuki biraz dinlenme ve biraz egzersizle alınan ilk hızın kendi doğallığı içinde sönümlenmesine izin vermekte ve beyin trafiğinde tekrar sükûnet sağlanmasını beklemekte yarar vardır.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.