Hayat ağacı ve Sam... Ah 90 gençliği ah...
... Evet, ben bir şıpsevdiyim, bir ayran gönüllüyüm, maymun iştahlıyım, hatta bir maymunum ama aslına bakarsanız daha yüzünü bile tam olarak seçemediğim birine âşık olduğum da pek görülmemiştir. Hiç olmazsa kızın karşıma oturup bana şöyle üç saniye boyunca bakması veya güzel bir sesle birkaç cümle etmesi gerekir. Oysa o gelince bütün bunlara gerek kalmadı. ne renk olduğunu kesinlikle bilemeyeceğim (yıllar sonra balköpüğü olduklarını öğrendim) saçlarının hafifçe dalgalandığını gördüğüm anda yüreğim ağzıma geldi. Bu kızın güzelliği 10 üzerinden 9, belki 9,5 ederdi. (10 üzerinden 10'u "Hayat Ağacı"ndaki Sam gibi kızlar için saklıyordum.)
Sayfa 19 - Ulaş ve İrem'in ilk karşılaşmaları Hk...Kitabı okuyor
Atsız Tekrar Süleymaniye Kütüphanesinde: Atsız aleyhindeki konuşma ve yayınlar nihayet 1952 Mayıs'ında semeresini (!) verecektir. Olaylar şöyle gelişir: "Türk Milliyetçiler Derneği, 3 Mayıs kutlamalarına katılması ve bir konferans vermesi için Atsız'ı Ankara'ya davet etti. Konferansın konusu 'Devletimizin Kuruluşu'
Reklam
Sonra karşılık beklemeden gözleriyle beni tartarak, 'Ne diyebilirsin sanki?'' dedi. ''Anladığıma göre zatıaliniz aç kalmadı hiç, adam öldürmedi, çalmadı, suç işlemedi...Öyleyse dünyayı nasıl anlarsın sen?'' Ve açık bir hor görüyle mırıldandı: ''Olgunlaşmamış bir beyin, gün görmemiş bir ten...'' (Zorba) İş görmemiş ellerim, solgun benzim ve gün görmemiş hayatımdan dolayı ben de utandım. (Patron)
Sayfa 37 - Can YayıneviKitabı okuyacak
Tanrı hayatının ilk cümlesini doğduğunda senin için kurar çünkü her insanın ilk cümlesi kaderinin ışığıdır ve birbirinden farklıdır fakat son cümleye ise kader değil,sen karar verirsin. Benim hayatımın ilk cümlesi neydi?Bana bahşedilen o cümlede ne yazıyordu?Hayatımın başlanğıcını özetleyen o tek cümle ne olabilirdi?Bu soruyu saatlerce
Sonra hızla ayağa kalkıp kapıya yöneldi. "Ever," dedi, "aşkımı öldürdün. Eskiden içimi kıpır kıpır ederdin, bana hayaller kurdururdun; şimdi içimde seninle ilgili en küçük bir merak bile kalmadı. Üzerimde zerre kadar etkin yok. liydin, zekiydin, büyük ozanların hayal dünyalarını algıda sadece Seni sevmiştim çünkü muhteşemdin, olağanüstü yetenek yabiliyor, sanatın aracılığıyla o hayallerin hayat bulmasınır kadar ha sağlayabiliyordun. Her şeyi mahvettin. Aptal ve yüzeysel sin. Aman Tanrım! Seni sevmek ne büyük aptallıkmış! Ne ahmakmışım! Artık gözümde bir hiçsin. Seni bir daha asla görmeyeceğim. Seni bir daha asla düşünmeyeceğim. Bundan böyle adını bile anmayacağım. Eskiden benim gözüm de neydin bilemezsin. Eskiden... Ah, düşünmeye tahammül edemiyorum. Keşke seni hiç görmeseydim. Hayatımın aşkını mahvettin. Aşkın sanatını mahvettiğini söylüyorsan, aşka dair hiçbir şey bilmiyorsun demektir. Sen sanatın olmadan bir hiçsin. Seni ünlü edebilirdim, muhteşem olabilirdin, pırıl pırıl parlayabilirdin. Tüm dünya sana hayran olacaktı ve benim soyadımı taşıyacaktın. Şimdi nesin? Güzel yüzlü üçüncü sınıf bir oyuncu.
Sayfa 102Kitabı okudu
Acaba kavuşur muyuz?
Yoksa serap ülkesinde mi olur buluşmak? Sonra gider, kaybolur gölgesi Ve azaba dönüştürür anıları. Böyle soruyor kalbim, yokluğundan sonra uzayınca günler. Rüyamda gülümseyen hayalin görününce Sanki cevabı duyar gibi oluyorum: Viran ülkeye hayır dönsün diye, Bu zor yolda beraber yürümedik mi? Tüm arzulardan vazgeçerek Bu dikenli yolda ilerledik
Sayfa 35 - Yüksel yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
SÜT Senelerden beri yapmadığım şeyi yaptım: Süt içtim. Dükkânın içinde su buharı, süt kokusu, insanı ağlatıp uyutacak, kırk sene evvelki bir beşik hatırasına kadar sürüklüyordu... Evet, senelerden beri ne erken uyanmış, ne de süt içmiştim. İşe sütle başlıyorduk. Ne haristi parmaklarımız anamızın göğsünde. O ne dişsiz bir canavar ağzı idi
51. Eyalet ve Gerçekler (uzun ama buna değer)
Jeffrey'ye bakıp yeniden oturmasını işaret etti. Kendisi de yerine geçti. Profesör, Amerika sizce de bir şekilde yolunu kaybetmedi mi? Atalarımızın dağlara taşlara kazıdığı idealler yozlaştırılmadı mı? Unutturulmadı mı? Değersizleştirilmedi mi?" Jeffrey başıyla onayladı. "Bu görüşte olanların sayısı her geçen gün
Yalnız bir şeye dayanmak artık benim için mümkün değil: Her şeyi kafamda yalnız başıma saklayamayacağım. Söylemek, bir şeyler, birçok şeyler anlatmak istiyorum... Kime?.. Şu koskocaman dünyada benim kadar yapayalnız dolaşan bir insan daha var mı acaba? Kime, ne anlatabilirim? On seneden beri hiç kimseye bir şey söylediğimi hatırlamıyorum. Boşuna yere herkesten kaçmış, boş yere bütün insanları kendimden uzaklaştırmışım; ama bundan sonra başka türlü yapabilir miyim? Artık hiçbir şeyin değişmesine imkân yok... Lüzum da yok. Demek böyle olması icap ediyormuş. Yalnız söyleyebilsem... Bir kişiye olsun içimdekileri dökebilsem... Bunu sahiden istesem bile artık böyle bir insan bulmama imkân yok... Bende arayacak hal kalmadi... Kalsa da aramam... Zaten bu defteri neden aldım? Küçük bir ümidim olsa, dünyada en sevmediğim bu yazmak işine kalkışır mıydım? İnsanın muhakkak kendini boşaltması lazım... Dünkü hadise olmasaydı... Ah, dün her şeyi öğrenmiş olmasaydım... Şimdi eski ve belki de rahat hayatım devam edecekti...
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
Reklam
YEŞİL RENKLİ NAMUS GAZI OPERASI «Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.» Uvertür Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük. * Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte birçok
bir sigara yaktım. camel. burada bulunuyor bu tütün... kaçacak bir yer kalmadı. gidecek bir yer kalmadı. ölüm kaldı. görmediğimiz bir o kaldı. ölüm ve sonrası. eğer varsa...geçtiğimiz, maruz kaldığımız bütün sınavları düşünüyorum. bütün mücadeleleri. sorular. yanıtlar. yarışlar. çalışmalar. uykusuz geceler. ezberlemeler. anlaşılamayan konuları beyinlere gömmek. diri diri!.. bilmiyorum ben. hiçbir şey. ezberledim zamanında. herkes gibi. ama unuttum hepsini. hiç büyümedim. hep sınıfta kaldım. hayatta kaldım. terfi edemedim. ilerleyemedim. gerilemedim. felçli gibi oturdum. hep aynı yerde. hep aynı zamanda. vücudumun çıkarabildiği bütün sıvıları tanıdım. kan,gözyaşı,ter... ''ölmüşüm, haberim yok!'' derdim, eğer biraz daha kuvvetli olsaydım. geniş bir çukur. derin mi derin. toprağın içinde bir oyuk. yerim orası. gömsem kendimi. bitse her şey. sonuna gelsek filmin. kopsa film! fark etmez bizim için. yeter ki derine, çok derine gömsünler bizi. on dakika uğraşsak nefes almak için, sonra da yorulup ''eyvallah!'' desek ölüme. bitse her şey. öyle bir çığlık atsam ki dünya çatlasa! altı milyar insan sağır olsa! tanrı sağır olsa! ben sağır olsam! kör olsam! görmesem hayatı! bitse her şey...çok sarhoşuz. çok. absinthe, votka, scotch, raki ve kayra...
Sayfa 146Kitabı okudu
Bir hiç kimseyim ben ve olacağım da hiç kimse. Gerçi çok küçüğüm henüz, oluş için; ama sonra da öyle kalacağım. ... Yalnızca şu bir tutam saçım var (hep aynı kaldı), bir zamanlar en sevdiğiydi birisinin. O ki, şimdi sevdiği kalmadı.
Sayfa 72 - KavramKitabı okudu
“Ve sonra hiç kalmadı.”
Sayfa 124 - Metis YayınlarıKitabı okudu
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.