Bakış Acısı
Hanife Mert Hanım'ın 4 bölüm 400 sayfadan oluşan #BakışAcısı eserini #okudum. Bu eseri okumadan önce #DüşBatımı eserini okumanızı tavsiye ederim. Her ne kadar ayrı eserler olarak algılansa bile birbirinin devamı olduğunu belirtmek isterim. ️️️️️️️️️️️️️️️️ Eser zamanlar arasında geçişlerle 1984 yılları ve 2004 yılları arasında zaman
Kıymet bilmeyenler utansın
Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir milletinde, Anadolu köylü kadınının fevkinde kadın mesaisi zikretmek imkânı yoktur ve dünyada hiçbir milletin kadını <Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi halasa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar himmet gösterdim diyemez...> Belki erkeklerimiz memleketi istila eden düşmana karşı süngüleriyle, düşmanın süngülerine göğüslerini germekle düşman karşısında isbatı vücut ettiler. Fakat erkeklerimizin teşkil ettiği ordunun hayat membalarını kadınlarımız işletmiştir. Memleketin esbabı mevcudiyetini hazırlayan kadınlarımız olmuş ve kadınlarımız olmaktadır. Kimse inkâr edemez ki, bu harpte ve ondan evvelki harplerde milletin kabiliyeti hayatiyesini tutan hep kadınlarımızdır. Çift süren, tarlayı eken, ormandan odunu, keresteyi getiren, mahsulatı pazara götürerek paraya kalbeden, aile ocaklarının dumanını tüttüren, bütün bunlarla beraber, sırtıyla, kağnısıyla, kucağındaki yavrusuyla, yağmur demeyip, kış demeyip, sıcak demeyip cephenin mühimmatını taşıyan hep onlar, hep o ulvi, o fedakâr, o ilahi Anadolu kadınları olmuştur. Binaenaleyh hepimiz bu büyük ruhlu ve büyük duygulu kadınlarımızı şükran ve minnetle ebediyyen taziz ve takdis edelim".
Reklam
Kimse inkâr edemez ki, bu harpte ve ondan evvelki harplerde milletin kabiliyet-i hayatiyesini tutan hep kadınlarımızdır. Çift süren, tarlayı eken, ormandan odunu, keresteyi getiren, mahsulâtı pazara götürerek paraya kalbeden, aile ocaklarının dumanını tüttüren, bütün bunlarla beraber; sırtıyla, kağnısıyla, kucağındaki yavrusuyla, yağmur demeyip, kış demeyip, sıcak demeyip cephenin mühimmatını taşıyan hep onlar, hep o ulvî, o fedakâr, o ilâhi Anadolu kadınları olmuştur. ... Şehirlerdeki kadınlarımızın tarz-ı telebbüs ve tesettüründe [giyim ve örtünme biçiminde] iki şekil tecelli ediyor; ya ifrat, ya da tefrit görülüyor. Yani ya ne olduğu bilinemeyen, çok kapalı, çok karanlık bir şekl-i haricî gösteren bir kıyafet, veyahut Avrupa’nın çok serbest balolarında bile kıyafet-i hariciye olarak arzedilemeyecek kadar açık bir telebbüs. Bunun her ikisi de şeriatın tavsiyesi, dinin emri haricindedir. Bizim dinimiz kadını o tefritten de, bu ifrattan da tenzih eder. ... Her milletin kendi gelenekleri, örf ve âdetleri, kendine has millî özellikleri vardı.
Sayfa 328 - İletişim Yayınları.
«Hanımlar, efendiler, bu son yılların devrimci yaşa­yışında, ağır fedakârlıklarla dolu mücadele yaşayışında, ulusu ölümden kurtararak kurtuluşa ve bağımsızlığa götü­ren kararlılık ve çalışma yaşayışında, ulusun her bireyinin çalışması, çabası, yardımı geçmiştir. Bu arada en çok sük- lanla anmak ve yinelemek gereken bir yardım vardır ki o da
Sayfa 367Kitabı okudu
Atatürk, 16 Ocak 1921'de United Telgraf'ın sorularına verdiği yanıtta Antep'te birçok kadın ve çocuğun katledildiğini belirtmiştir. 12 Nisan 1921'de "İnsanlık ve Medeniyet Alemine" başlıklı bir bildiri yayımlamıştır. Bildiride Yunan ordusunun bütün anlaşmaları ayaklar altına alarak (…) muharip olmayan kadın, erkek
Sayfa 163 - İnkılap YayınlarıKitabı okudu
Bu vatan böyle zor şartlar altında kazanıldı. Gençlerimiz,yaşlılarımız,kadınlarımız, çoluk çocuk canla başla, fedakarca ülkemizi kurtarmak için çabalamış, hiç kimse kendini düşünmeden ‘önce vatan’ demiş, herkes elinden gelenin en fazlasını yapmak için insanüstü bir gayret göstermiştir. Ülkenizin kıymetini çok iyi bilin, onu ileriye götürmek için hep çalışın, fedakar olun.
Reklam
20 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.