Türkiye'nin en güzel dergisi Çünkü ATLAS, Türkiye'nin ilk ve gerçek gezi dergisi oldu. ATLAS, yolculuk etmeyi, doğayla ya da başka kentlerle içiçe yaşamayı sevenlerin ellerinden düşürmeyecekleri bir dergi. Insan yapısının ayrılmaz parçası olan keşfetme duygusuna sahip herkes ATLAS'ı okuyacak. ATLAS'la göz kamaştıran coğrafyalar gezilecek, hafta
İnsanlar sizin hakkında neler düşünür.Bir kişiyle tanisinca hayatınız ne kadar değişir.Suçlu piskolojisiyle hayatının nasıl değiştiğini, nasıl bir melankoliye dönüştüğünü,usta bir kalemin gozlemiyle okumak büyük bir zevkti.Kitap Son sayfası gerçekten çok vurucuydu.Bu kitabı şimdiye kadar okumamak,kendi adıma söylüyorum büyük bir kayıptır.
Şunu hep merak etmişimdir.Simenon niçin usta yazarlar icerisinde yer almaz.
İleride bu kompleks psikolojide yer alacağını buraya yazmak istiyorum.
"Mademoiselle Albertine gitti!" cümlesiyle başlayan kitap okurda ilk cümleden merak uyandırıp okuru içine çekiyor. Albertine'nin sır olup kaybolmasıyla Marcel'in ona duyduğu aşkın öğrendiği bir takım bilgilerin de etkisiyle içinde acı çekerek yanıp kül olmasına şahit oluyoruz.
Eserin başından beri arzuladığı Venedik seyahatine Marcel ile beraber çıkıp kentin havasını soluyoruz.
Beklenmedik evlilikler, umulmadık olaylar karşımıza çıkıyor.
İlk kitaplarda ağır basmakta olan gözlem ve betimlemeler Mahpus ve bu kitapta yerini duygu ve düşüncelere bırakması Marcel'i anlamamızı daha da kolaylaştırıp kendilerine farklı bir yer açıyorlar seride.
1600 yılında Shakespeare'nin eserlerinden. Oyunda kötü karakter shylock paraya ihtiyacı olan antonia ya borç para karşılığında Antonia ya ait et parçası ister. Shylock Yahudi olduğu için dislandigini söylemektedir. Venedik hukuk konusunda üstünlüğünü kanıtlamıştır ve o zamanlar Yahudilerin meslek edinmeleri mülk sahibi olmalari yasaktır onlarda tefecilik ve faiz ile uğrasmaktadirlar olaylar burdan gelişir
Bugün sizlere ilk kez tanıştığım Thomas Mann’ın Venedik’te Ölüm eseriyle merhaba demek istiyorum. Yazar, bu eserini I. Dünya Savaşı’nın hemen öncesinde yazmıştır. Bu durumda yazdığı eserlere sirayet etmiş gibi görünüyor. Eser, yüz sayfa olmasına rağmen öyle hemen bir çırpıda okuyayım diyebileceğiniz bir tarzda değil. Yoğunluğu hat safhada
88 syf.
5/10 puan verdi
Kitabı okumadan önce “Venedik Yayınları” nın çevirileri hakkında önyargım vardı ama kitabı okuyunca gördüm ki kitabın çevirisi iyi idi sadece tek sorun birçok sayfada bazı yerlerde yazım yanlışlarının olması idi onlarda beni okurken fazla etkilemedi.
Kitabın konusuna gelecek olursak kahramanımızın yazarın kendi isimlendirmesi ile muhteşem bir gecede yıllar sonra bir adamın kendi benliğini nasıl bulduğunu anlatıyor.
Kitabın yaklaşık 40 sayfasına yakını sıkıcı bir anlatım içinde sürekli kahramanımızın kadınlara olan ilgisini anlatıyor bu da birkaç sayfa sonra sıkmaya başlıyor. Kitapta güzel bir kurgu yok sadece son 20 sayfası akıcı olarak ilerliyor. Eğer ama yine de bu kitabı okumak isterseniz yazarın okumadığınız başka kitaplarına öncelik vermenizi önemle altını çizerek tavsiye ederim.
