Adriyatik kıyısında Hırvatistan’a bağlı Dubrovnik, bir zamanlar Osmanlı himayesinde, daha doğrusu Osmanlı’nın haraçgüzarı olan tüccar bir şehirdir. O zamanlar küçük Venedik veya Dobrovenedik diye de bilinirdi
Nihayet Venedik, Macaristan'la ittifak ve Osmanlılara karşı harp ilan etti ( 1463); uzun süren bu harp esnasında ( 1463-1479) Osmanlı Devleti'ne karada darbe vurabilecek bir kuvvet aradı ve Uzun Hasan ile ittifak yaptı ( 1471).
Saray duvarlarını İtalyan saraylan gibi freskolarla bezediğini ve portresini yapması için Venedik'ten getirttiği Gentile Bellini'ye iltifatlar yağdırdığını biliyoruz. Berlinghieri, Geogrqfia'sını, Roberto Valturio da De re militari adlı önemli yapıtını Fatih'e sunmayı arzu etmişlerdi. Giovanni-Maria Filelfo Amyris adlı kasidesinde Fatih'i övmüştür. Bütün bunlar, bazılannın onu bir Rönesans hükümdarı olarak görmesine neden olmuştur; oysa bu gerçekten uzak bir görüştür. Fatih'in Hıristiyan dünyaya ilgisinin tek sebebi, Roma ve İtalya fatihi ve yöneticisi olma isteğidir. Fatih, kültür bakımından tam bir Müslümandı; Hocazade'ye derin bir hayranlık duyar, şeyhi Akşemseddin'in gaibi keşfettiğine inanırdı. Döneminde sanatta Avrupa stiline hayranlık duyulması ve tatbiki ilimlerden birkaç yüzeysel alıntı yapılması gibi özellikler bir yana, gerçekte yeni bir kültür yönelişi ortaya çıkmamıştır.
İtalya yarımadasında da, yahudilerin karşılaştığı davranışlar insanlık dışıydı. Talmud'u elde bulundurmak suç sayılyordu. Roma, her yıl, eğlenmek için sirk eğlentilerinin yüzyıllar önceki vahşetine dönüyor, bu kez kaz gibi besili yahudileri yarı çıplak Corso'da koşturuyordu. Venedik de, yahudilerin oturmaya zorunlu tutuldukları mahalleye Ghetto Nuovo-yeni dökümhane- adını vererek evrensel sözcük hazinesini zenginleştirdi. Çoğu şehirlerin gettolarında oturacakların sayısı kanunla belirtilmişti, gençler evlenmek için birinin ölüp yerini boş bırakmasını beklemek zorundaydılar
Ah,keşke soyluluk, unvanlar, görevler
Yalan dolanla kazanılmasa da
O yüce onur,onu taşıyanın erdemleriyle ortaya çıksa!
Kim bilir şimdi başı açık kaç kişi şapka giyerdi o zaman!
O zaman emreden kaç kişi emir alırdı acaba!
Leonardo Da Vinci'nin onüç bin sayfa not, altıbin sayfa taslak,yirmisekiz eserinin bir kısmının kitapta izini sürmek sürükleyici ve keyif vericiydi. Floransa, Milano, Mantova, Venedik, Parma, Amboise, Roma arasındaki seyahatlerini, her gittiği yerde bir şeyler üretme azmi ve ısrarı oldukça etkileyiciydi. Kedinin bile her türlü halinin eskizlerini, atın baldırının bile onlarca eskizini çizmesi, insan ve hayvan otopsilerinin detaylı çizimleri, resimlerinin ham haline ilişkin taslaklar üzerinden resimlerindeki vazgeçişlerini izlemek, gayrimeşru olarak doğmasına rağmen yine de ailesi ile bağını devam ettirme çabası, ayna tekniği ile okunabilen yazılarını sağdan sola yazması, vasiyeti ile hayatına temas eden herkese bir şeyler bırakması, yaşamının son yıllarında sağ elini artrit sebebi ile kullanamamasına rağmen üretmeye devam etme çabası ilham verici farklı bir sanatçı ile karşı karşıya olduğunuzu zaten belli ediyor. Kitap bittiğinde suratımda Mona Lisa'nınki gibi bir gülümseme vardı...
Leonardo da VinciRosalind Ormiston · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201491 okunma