"Hekimlerin verem için söyledikleri burada da geçerlidir: Başlangıçta bu hastalığı iyileştirmek kolay, ama teşhis etmek zordur; zaman geçtikçe, başlangıçta teşhis ve tedavi edilmediği için, hastalığı teşhis etmek kolaylaşır, ama iyileştirmek zorlaşır. Devlet işlerinde de aynısı olur: Devlette ortaya çıkan hastalıklar önceden görüldüklerinde (bunu ancak uzak görüşlü birisi yapabilir) çabuk iyileştirilirler; ama bu hastalıkların görülmemesi ve herkesin görebileceği şekilde büyümelerine izin verilmesi durumunda, artık herhangi bir tedavi söz konusu olamaz."
Verem hastalığı, bilirsiniz sevgili dostum. Çok garip bir hastalıktır. Verem hastası çoğu kez farkına varmadan ölür. Natalya Vasiliyevna, vefat etmeden beş saat önce, iki hafta sonra kırk elli kilometre uzakta oturan teyzesini gidip görmeyi tasarlıyordu.
Reklam
Bizim modern sağlık anlayışımızın ayırt edici özelliği ise tamamen olumsuz/negatif bir anlam taşımasıdır. Hastalığın bolluğunun -sayısız tehlikelerinin, çok ânî ve öngörülemez saldırılarının- o denli etkisi altındayız ki, sağlığı, sadece hastalığın yokluğu olarak değerlendiriyoruz. Tıpkı, yalnız bir casusun, duşman kampına sızıp düşmanını ateşin etrafında otururken görünce, ayağınin altındaki dal parçasının hışırdamasından endişelenip titremesi gibi; bu dünyadan geçen seyyah da, bir elinde atkı, diğerinde de ilaç şişesi, her an ölümün uyuyan tümenini rahatsız edeceğim korkusuyla yoluna devam ediyor. Her ne kadar üç kez kutsanmış isede, bir sağa, bir sola dönüp sadece kişisel çıkarını düşünerek öte tarafı keşfetmeden bu dünyadan geçiyor. Bizim sağlık anlayışımız, olumsuzlamaya dayalı bir şeydir. Karşıt tehlikelerin, birbirlerini etkisiz kılmasıdır. Ne romatizma olacak, ne gut hastalığı, ne safra, ne de verem; ne baş ağrısı, sırt ağrısı, kalp ağrısı, ya da "bedenin maruz kaldığı binlerce sarsıntıdan" herhangi biri. Bunlar gerçeklerdir. Sağlık bu gerçeklerin salt yokluğundan ibarettir.
İnsanın vebayı veremden daha çabuk ve ko­lay kontrol altına alması ve ona hakim olması bir raslantı değildir. Veba, korkunç bir şekilde ve ölüm saçarak gelir, verem ise yavaş yavaş kemirir. Biri müthiş bir korku yaratır, öteki tedricen artan bir aldırışsızlığa sevke­der. Bunun sonucu şudur. Bütün enerjisi ile ve hiçbir engelden çekinme­den vebaya karşı yürüyen insan, vereme karşı set kurmakta çok yavaş hareket etmiştir. Bu şekilde insan vebaya hakim olmuştur, fakat verem de insana hükmetmektedir. Millet organizmasındaki hastalıklar da aynen böyledir. Hastalık daha başlangıçta facia getirmiyorsa, insan ona yavaş yavaş alışır... ve uzun­ca bir zaman geçtikten sonra da bu hastalıktan ölüp gider. Ne kadar acı da olsa, bu bozulmayı kaderin hastalığa yaklananın üzerinde göstermesi­ne yine de şükretmelidir. Çünkü böyle bir facia bir defa olur. Ve ancak bu şartlar altında üstün bir çaba ve kesin bir kararla bir tedavi yolu bulmaya çalışılır. Fakat böyle bir durumda bile bilinmesi gereken ilk şey sözkonu­su hastalığı meydana getiren asıl sebeplerdir.
Sayfa 162 - PDF - ANONİM YAYINCILIK TAM METİNKitabı okudu
223 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 41 days
Gogol'e Mektup incelemesi
Belinski, etkin olduğu 1840 lı yıllarda o dönemin aydınlarınca çok tartışılmış Batıcılık - Slavcılık cepheleri arasında batıcıların başını çeken en önemli isimdir. Döneminde yazdığı edebi eleştirileri ve sanat, tarih, felsefe hakkındaki fikirleri çağının çok ötesinde bir düşünür olduğunu kanıtlar niteliktedir. Kitap; ismini verem hastalığı nedeniyle tedavi için yurtdışında bulunduğu dönem Gogol'e yazdığı mektuptan alır. Mektupta Belinski, Çarlığı yadsır ve halkı yüzyıllardır çilecilik, sofuluk, mistisizm gibi düşüncelere soktuğu için kınar. Gogol'ü son dönemlerinde temayül ettiği slavofil çizgisinden dolayı gericilikle ve kaybolmuşlukla suçlar. Mektup, Belinski'nin ölümünden sonra Rusya'da illegal yollar ile çoğaltılır ve batıcıların doktrini haline gelir. O dönemde mektubu okumak bile idam sebebidir. Dostoyevski ve iki kardeşinin de içinde bulunduğu Petraşevski Çemberi üyeleri de yargılanmaktan nasibini alır. 8 ay süren yargı sonrasında aralarında Dostoyevski'ye de verilen idam kararı son anda Sibirya sürgününe çevrilir. Rus edebiyatı severlerinin, dönemi daha bütünsel anlamaları açısından okuması en elzem kitaplardan birtanesidir.
Gogol'e Mektup
Gogol'e MektupVissarion Belinski · Evrensel Basım Yayın · 200411 okunma
Suriyelilerin ve Afganların gelişi son 30 yılda Türkiye'de ilk kez verem hastalığının artması ile neticelenmiştir. Keza 2005'te binde 5'e düşen Tüberküloz %3.6'ya çıkmıştır. Binde 2'ye düşen suçiçeği hastalığı daha 2015'te %4'e çıkmıştır. Yok edilen el-ayak hastalığı 10 binde 1'den %2'ye çıkmıştır. 2011 öncesinde 11 olan kızamık vakası göç sonrasında 1000'i geçmiştir. Gaziantep'te yok edilmiş olan şark çıbanı ve çocuk felci tekrar ortaya çıkmıştır.
Reklam
552 öğeden 371 ile 380 arasındakiler gösteriliyor.