Bu benim düşüncem sen saygı duyarsin duymasın ben düşünce kızıyım!!
Okulda aşktan falan söz ederdik saçma sapan hayaller işte insanları masum zannediyoruz tabi hoca gelip bu yaşta ne aşkı bilmem ne toplumda ikili ilişkiler hep ötekileştirildi. Sokakta küfür etmek ayıp değil ped almak ayıp görüldü. Bence belli bir olgunluktan sonra eğitim verilmeli nasıl bir insanın gururuna kalbine zarar vermeden sevilir bir kadına nasıl hitap edilir bunlar önemli şeyler. Aşk nedir sevgi nedir bunu bilmedikleri için şuan on altı on yedi yaşındaki çocuklar aşk dedikleri şeyi en hat safhada zevkleriyle yaşıyorlar ailede bilinçsiz oldu mu hele daha kötü. Burda on altı yaşındaki oğlan çocuktan on dört yaşındaki kız çocuğu hamile üç aylık bide. Ben dershane denemlerine giderken kız tıp kazanacakken yirmi beş yaşında birine kaçtı azıcık ilgi gördü diye bir hafta tanıdığı birine bir ömür emanet etti. Okuma kitaplarını koli yapıp verdi sarıldı dedim hayırdır hacca mı gidiyon can evim farklı dedi bak bak ija can evim. Diyeceğim kendi yeğenim olur çocuğum olur ilerde önce işin ahlaki boyutunu aşılamam gerek toplum bunu öğretti bana. O onu buldu şu şunu yaptı derken insanlığın formülünü unuttuk!!!
Sistemik propagandanın bir sonucu olarak bugün ötekine olan ihtiyacın reddi, öz güven ve öz yeterlilik kriteri haline geldi. Ötekinin ilgisine, arzusuna, sevgisine, eşliğine olan ihtiyacını bastıran, yok sayan, sürekli kendi imgesini servis eden, kendi imajına, kendi duruşuna hayran, bakan değil bakılan, büyülenen değil büyüleyen narsist birey bu havalı duruşun hücresinde, yapayalnız kuruyup gidiyor. Olamadan. Çünkü duruş, oluşu imkânsız kılar. Ve her büyücü için en az bir büyülenici lazım. Herkes etkilemek, etkilenmeden etki etmek istiyor. Peki kim etkilenecek? Günden güne enerjisi, ilhamı, yaşam sevinci en yüksek olan yakıtımızı, arzuyu kaybediyoruz. Arzu madalyonunun diğer yüzü hüsran çünkü. Ucunda reddedilme, küçük düşme, utanç duyma ihtimali var. Bu yüzden herkes arzu etmeden arzu edilmeyi bekliyor. Peki kim arzu edecek? Herkes vermeden almak istiyorsa, kimse vermiyorsa, kim alabilir?
Reklam
208 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
Öyle bir hayat yaşamalıyız ki hayatımızda bir çok insana faydalı olup onların hayatlarına ışık olmalıyız. Biz öldüğümüz zaman arkamızda bıraktığımız insanların gönlünde yer almak için bir çok insana ilham kaynağı olmalıyız. İşte böyle olursa verimli ve faydalı bir ömür yaşamış oluruz.. Eğer kalıcı olumlu izler bırakmazsak ve bunun için hiçbir şey yapmazsak işte o zaman hiç kimsenin umrunda olmayız. Ve arkamızdan ağlayacak kimsemiz olmaz. Hepimiz kendimize sormalıyız. "BİZ ÖLÜNCE KİM AĞLAR?"
Robin Sharma
Robin Sharma
Öldüğümüzde arkamızdan kim ağlayacak? Bu gezegenden gitme ayrıcalığına ulaştığımız zaman bu kaç yaşamı etkileyecek ? Bizi takip eden kaç nesili etkileyecegiz ve bu nesiller üzerinde nasıl bir etki bırakacağız? Son nefesimizi vermeden önce arkamızda bırakacağımız imza ne olacak? sorunlarının yanıtlarını bu kitabında ayrıntılı bir şekilde açıklamaktadır. Ben beğenerek okudum sizlere de tavsiye ediyorum ... “Sevgiyle herkes güzel olur. Ümitle her şey mümkün olur. İnançla hepsi gerçek olur. “Yavaş yavaş azalır insan, azaldıkça da bitiverir. Kendinden taviz veren kişi her gün bir şeyini kaybeder sonra bir gün her şeyini... Kaybedenlerden olmak istemiyorsan önce ‘ben’ demeyi bileceksin, öğreneceksin. Hayat öğretir zaten, sen anlamak istemesen de. İş işten geçtiğinde de ne yazık ki kendine geç kalırsın.”
Sen Ölünce Kim Ağlar?
Sen Ölünce Kim Ağlar?Robin Sharma · Goa Basım Yayın · 20061,258 okunma
Tutarlı Tutarsızlık Piyasa Partilerinden Kurtulmadan Demokrasi Hayaldir 12 Eylül 1980 askeri darbesi öncesi bugün uygulanan serbest piyasa (serbest ahlaksızlık) ekonomisi 24 Ocak kararları ile yaşam buldu. İki hedefi vardı; ✓ Özelleştirmeler ile tam bağımsızlığı sattırmak, 24 Ocak kararları bunu sağladı ✓ İkincisi tam bağımsızlığı satacak
Herkes, hiçbir şey vermeden sadece hayattan almak istiyor.
Günden güne enerjisi, ilhamı, yaşam sevinci en yüksek olan yakıtımızı, arzuyu kaybediyoruz. Arzu madalyonunun diğer yüzü hüsran çünkü. Ucunda reddedilme, küçük düşme, utanç duyma ihtimali var. Bu yüzden herkes arzu etmeden arzu edilmeyi bekliyor. Peki kim arzu edecek? Herkes vermeden almak istiyorsa, kimse vermiyorsa, kim alabilir?
Reklam
Bre Doğan, Bre Doğan…
Yıldırım Bâyezîd Han Rahmetullahi Aleyh, Niğbolu kalesi ve Doğan Bey’den haber alamamıştı. Kendisi yetişmeden kalenin düşüp teslim olmasından endişe ediyordu. Alman esirlerinden, çok kalabalık bir haçlı ordusunun Niğbolu kalesini dört yandan kuşattığı öğrenildi. Kale erzakı, mühimmatı ve Doğan Bey Rahmetullahi Aleyh’in mukavemetini öğrenmek için
Şahıs Kadrosu-Tarihî ve Kurmaca Kişilikler Bozkurtlar Diriliyor'da ön plana çıkan tarihî şahsiyetler şunlardır. Bilge Tonyukuk, İlteriş Kutluk Kağan, İmparatoriçe Vu, Çinli komutan Hoay-i. Kurmaca kişiliklerin başlıcaları da şunlardır: Urungu, Ay Hanım, Binbaşı Pars, Deli Ersegün, Kadır Bağa, Karabuka (Yin-şao), Taçam, Buluç.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.