Sabah erken uyandım
Sıkıldım..
Kalkıp bir şiir yazayım diye düşündüm
Kalktım biraz kolonya döktüm ellerime
Pencereyi açıp biraz ferahlayayım diye yeltendim
Pencerelerin açılamaz olduğunu unutarak
Hey gidi zindan bozması melanet yer diye hayıflandı iç sesim
Şiir yazmaktan vazgeçtim
Bunları yazdım sonra ve okudum
Yüzüme aptal bir sırıtışın yerleştiğinden haberim yoktu , iç sesim söyledi “ne sırıtıyorsun lan öyle aptal aptal”
Kendime geldim bu bağırtıyla , kalktım , gerindim , yüzümü yıkadım
Tam yatağa girip tekrar uyuyacakken güçlü bir el silkeledi beni
Sanki çok şey görmüşüm , çok şey geçirmişim başımdan gibi , öyle güçlü bir silkeleme
Sanırım kendine tanrı diyen manyağın eliydi bu
Eli tuttuğum gibi fırlattım , uzağa gitti sahibi , epey bir uzağa , bayağı bir uzağa
Korktu dedi iç sesim , gelmez bir daha
Umarım dedim
Umarım…
Ben bir şairim
Masalcı bir babayla
Uzun , up uzun , göklere kadar uzun bir annenin oğluyum !
Belli ki kızdırmışım tanrıyı , en sevdiklerime dikmiş gözünü..
Kendi bilir ,kavga etmekten korkmamayı öğrendim , göz çıkarmayı da iyi bilirim !
Şair olduğuma bakmayın , belalıyım ben.
Sakallarımı kesip şiirlerime kattığımda
Bil ki hiç bir şiirin anlamı eskisi gibi olmayacak
Eskisi gibi yazılmayacak şiirler
Eskiden okunduğu gibi okunmayacak
Bir taş gibi sert olacaksın belki
Yıkılmamayı çoktan öğrendin zaten
Dayanacaksın..
Her şey sana karşı olsa bile
Önüne çıkan tüm zorluklara karşı , sessizce akıp gideceksin asi bir nehir gibi
Durmadan..
Uzun ıslak bir yola benziyor gözlerin
Gidiyorum gidiyorum bitmiyor nem
Yağmur desen değil
Kar desen yağdı , tabi buna yağmak denirse
Kapkaraydı dünya dedikleri biraz olsun ışıdı , tabi buna ışımak denirse
Uzun ıslak bir yola benziyor gözlerin
Her adımda bir sel yakalıyor beni sürüklüyor
Yüzümde boğulan bir gülümseme
Yazmak değil silmek
Annemi kanattım , duygularını acıyla parçaladım öyle doğdum
O sabaha başlayan su güzeldi
Ama ben korktum , sonra hep korktum sudan
Delilik içindeydi dünya dedikleri
Acılar incecikti şah damarımda
Büyütüp durdular beni ninnilerle , şarkılarla ve masallarla
Hayal dünyam büyüdü ve küçüldü durdu dünya dedikleri
Bir zamanlar koşup durduğum sokaklar sıkıntılı
Çok şey unuttum ve çok şey hala aklımda
Kanın kırmızısı ilk tanıdığım renkti ve son gördüğüm renk olsun isterim
Anlamı yok sade gürültü yaşamak dedikleri
Sığmıyorum , vardığım her yere kış götürüyorum
Benden yorgun düşmüş verdiğim kavga , bırakıyorum…
Zeytinlerin çınarlarla seviştiği
Tanrıya değen bir ortadoğu atlasında
Ağzım gözüm köpük köpük
Otlarla konuşup durdum akşama kadar
Yedi yolun uzaklığından daha uzak bir ayrılık
Kuzgun kuşlarının bir gökyüzü şarkısı
Göğsümün sırtında terlemiş bir güneş
Artık görev edindim günlerin yalnızlığını
Avucumda otlardan yıldız şenliği
Parmaklarım canıma yürüyen karıncalar
Öyle düşündüm ki seni yitirdin gerçekliğini
Sana yakın bir gerçeğim kalmadı
Uyandım dünyanın bütün uykularını
Ölüm bir dağın zirvesinde sahiplensin beni