Mevlânâ, cennetin rahmet kapılarından biri olduğunu ifade ettiği tevbe kapısının, diğer kapılar gibi zaman zaman değil, kıyâmete kadar sürekli açık olduğunu bununla ilgili hadise103 yaptığı telmihle belirtir.104 Tevbenin herhangi bir zaman dilimiyle münhasır olmadığına, sâlikin her an tevbe edebileceğine işaret eder. Mevlânâ’ya göre, Allah’a ve iyiliğe dönüşün ilk aşaması, sürekli açık bulunan tevbe kapısı ile aralandığından sâlik, hiçbir zaman tevbeden ümit kesmemelidir. Mevlânâ, tevbenin geçmişi ıslâh edici fonksiyonunu şöyle ifade eder:
“Ömür defterini kararttınsa önce yaptıklarına tevbe et. Ömrün geçtiyse kökü bu demdir; tez ömür ağacını tevbe suyuyla sula. Ömrünün köküne âb-ı hayat dök de ömür ağacın yeşersin. Bütün geçmiştekiler, bu tevbeyle iyileşir. Geçen yılki zehir; bu yüzden şeker kesilir. Allah, kötülüklerini iyiliğe çevirir. Geçmişteki bütün suçların ibâdet olur.”105,
Kişinin fark etmediği birçok kusuru, tevbesini gerekli kıldığı gibi; şartlarına riâyet edilmeden yapılan çoğu tevbe, Mevlânâ’ya göre ayrıca bir tevbe gerektirir.106 Bu nedenle sâlik, tevbe etmek için illâ bir kötülüğü işlemeye gereksinim duymamalı; fırsat bulduğu her an tevbe vesilesiylc Allah ile ahdini tazelemelidir. Bu işleviyle tevbe, sâliki günaha girmekten koruyucu bir vasfa sahiptir.
------------
103. Taberan’i, Ebu’l-Kâsım Süleyman b. Ahmed b. Eyyüb el-Lahmî, el-Mu'cemü’l-Evsât, thk.: Mahmüd b. Ahmed Tahhan, Mektebetii’l-Ma‘érif, Riyad 1985/ 1405, c. Vl, s. 11.
104. Mesnevî, c. IV, b. 2504-8.
105. Mesnevî, c. V, b. 2221-5.
106. Tâhiru’l-Mevlevî, Şerh-i Mesnevî, c. XVI, s. 313.