Kapitalist devletler, dünyadaki bir kısım ülkelerin, sahip oldukları yer altı ve yer üstü zenginliklerini kullanmayı beceremediklerine inanıp, kendileri tarafından işletilmesi gerektiğini düşünmektedir. Bu anlayışı siyasi, ticari, askeri hedefler olarak benimseyen ve hem üretim fazlasını pazarlamakta karalı olan, hem temel hammaddeler ve mallar ile ucuz emeği sömürerek elde etmek isteyen devletler için, Balkanlardan ötesi uygun bir ortam idi. Balkanlar ve ötesindeki devletlerin parçalanması, o bölgelerdeki yer altı ve yer üstü zenginliklerin sömürülmesi planları 1856 Paris Anlaşması'ndan itibaren Avrupa'yı meşgul etti.Bu barış kongresi ve anlaşmadan sonra, kırk yıla yakın bir zaman içinde, İngiltere'nin önderliğinde emperyalizm ilk hedeflerini belirledi: Osmanlı Devleti parçalanmalı, hatta yok edilmeli idi. Yerine en az beş yeni devletçik çıkarılmalı, onlar da, bir tür manda ile yönetilmeli ve ağız tadıyla sömürülmeliydi.