Ben her insanın insan yerine konulması gerektiğine inanıyorum; yani beyaz olarak, siyah olarak, kahverengi ya da kırmızı olarak değil: ancak ve ancak insan olarak görmek gerekir insanı.
Fare, yılan, kurt, ayı, aslan, kaplan, sivrisinek, bit, pire, hamam böceği, tarantula, kedi, köpek... Bunlar tabiatın bir parçasıdır. İnsanoğlunun onlara zulmetmesi, canlarını yakması yasaktır. Fakat onlar insanı rahatsız etmeye başladığında, insanın onlarla mücadelesi başlar. İnsanın canına kastettiklerinde insan da onların canına kasteder. Bu
X. Yüzyılda Oğuz elinde kadınlar, diğer Türk ellerinde ve cahiliye devri Araplarında olduğu gibi erkeklerden kaçmazlar ve yüzlerini de örtmezlerdi. Bu husus Türkiye'de oymaklarda ve köylerde zamanımıza kadar devam ede gelmiştir. Hatta XIX. Yüzyılda Güney Anadolu'da bir seyahat yapan Fransız araştırmacılarından V. Langlois, bu münasebetle Türkmenleri yakın doğudaki en medeni insanlar olarak vasıflandırır. Oğuzların ne zina ne de gulamparalık gibi yaygın gelenekleri vardı. Esasen Türk kadınları İslam dünyasında iffetli kadınlar olarak tanınmışlardı.
Dinlemesini bilmek de bir sanattır." demişti bana. "Birisi konuşurken onun sesinin akışını can kulağıyla dinlerim. Samimiyetini anlayabiliyorum böylece."