(…) felsefeye, toplumsal gelişmeye rağmen bazı yerlerde münzevilik düşüncesinin XIX. yüzyılın ortasında hala sürüp gitmesi, çilecilik dalgasının yeniden yükselmesi günümüzde uygar dünyayı şaşırtıyor. Bu köhnemiş kurumların varlıklarını sürdürme konusundaki inadı, bozulmuş bir parfümün saça sürülmesi konusundaki ısrarına, yenilmek isteyen bozuk balığın kibrine, yetişkin bir insana çocuk elbisesi giydirmenin sıkıntısına ve canlıları yeniden kucaklamaya gelecek cesetlerin şefkatine benziyor. "Nankörler!" diyor giydi. "Sizi soğuk havalardan korudum. Beni artık neden istemiyorsunuz?", "Ben açık denizden geliyorum," diyor balık. "Ben eskiden güldüm," diyor parfüm. "Ben sizi sevmiştim," diyor ceset. "Ben sizi uygarlaştırmıştım," diyor manastır.
Sayfa 603 - İş Bankası Kültür Yayınları, Mayıs 2018, I. CiltKitabı okudu
A: izlenimler sonrası XII
tut ki Hayat yaşlı bir adamdır, başında çiçekler. genç ölüm bir kahvede oturur gülümseyerek, bir para tutar parmakları arasında (derim, "çiçek alacak mı", sana ve derim "Ölüm gençtir hayat kadife pantolon giyer hayat sendeler, hayat sakallı" derim sana sen susarken. — "Hayatı görüyor musun? şurada ve burada o, ya şudur, ya bu ya bir hiçtir, ya da yaşlı bir adam derin uykuda, başında çiçekler daima yakınan kimseler duymadan bir şeyinden güllerle mavi kantaronların evet, alır mı o? Güzel buketler — ah dinle, pahalı değiller") ve aşkım yavaşça yanıtladı sanırım. Ama Sanırım başkasını gördüm Ben işte bir leydi, adı Sonra'dır oturuyor genç ölümün yanında, incecik; sevdiği çiçeklerdir.
Sayfa 35 - Adam yayınları
Reklam
XLI / Halit Halit, çocukken seni ensenden öpmüş olmalılar? Neden öğretmen? Çünkü her söylediğin yalan. Her söylediğim değil, Öğretmen. Niçin bu kadar yalan konuşuyorsun? Yalana inanmak daha kolaydır da onun için Öğretmen.
1k En iyi tarihçiler kimlerdir yorumlarınızı beklerim
Bizim ilk büyük tarihçimiz süphesiz ki Ahmet Cevdet Paşa Dır XIX.asır TürkiyesininTürk edebiyattı Hukukçulugunun dehasıdır
Sayfa 150Kitabı okudu
Şûxî ké bé ğamzé-yé kemîné, Softî ne yekî hezâr sîné.
Sayfa 83 - Say Yayınları, A. Naci Tokmak, 859. Beyit
Şiirleri öğrenciliğimizde ancak antolojilerden okur, pek beğenirdik. Kıbrıslı arkadaşımız Ahmet Fedai, "Kimbilir şimdi nerdesin/ Senindir yine akşamlar/ Merdivende ayak sesin/ Rıhtım taşında gölgen var" dizelerini yineler dururdu. Ne o bıkardı, ne de biz! Ö. F. Akün, XIX. Asur Türk Edebiyatı Tarihi'ni; Kaplan, Huzur romanını göklere çıkarırdi. Romandaki "Nuran"a fakültemizin bir başka bölümündeki bir bayanın kaynağı olduğu, hocamızın o bayana duygusal yakınlığının sürdüğü anlatılırdı. Bayan profesörün modern, Batılı, biraz da soğuk havasını "Nuran'a çok uzak bulurdum. Romanda canlandırılan iki mekândan "Sahaflar Çarşısı" bizim de her gün arkadaşlarımızla dolaştığımız bir yerdi. Ancak Köprü altındaki kitapçı Kemal bana, çok daha yakın, tanıdık bir çevre olarak görünürdü. CHPnin eski Maraş milletvekilinin, DP yönetimini onaylamadığı çok belliydi. İstanbul'u altüst eden sözde imar hareketini hiç beğenmiyordu. Bir gün derse geç geldi. Bindiği dolmuş yıkılan binalar arasından, kazılan caddelerden güçlükle ilerliyormuş. Bıçkın şoför, tıkanan yollardan güçlükle ilerlerken Başbakan'ın hiç bilmediği bir işe giriştiğini, aldığı yıkım kararlarının yanlış olduğunu anlatmak için, "Madem yüzme bilmezdin ağaç tepesinde işin ne?" demesi, hocamızın pek hoşuna gitmişti. Konur Ertop-Eleştirmen
Sayfa 40 - Kapı Yayınları, 1.Basım, Nisan 2012
Reklam
1.000 öğeden 841 ile 850 arasındakiler gösteriliyor.