'' Hayat bir kelebeğin kanadında yahut bir meleğin dudak ucundadır.'' İnsan kısa ömrü olan şeylere bağlanmamalı... Mesela kelebekler! Sevdiklerin herkese gözükmeyebilir. Mesela melekler! Bazen çok sevdiğin bir şeyi ne avucunda saklamaya ne de bırakmaya kıyabilirsin... Mesela kelebekler! Öyle uçsuz bucaksız seversin ki sadece bu olaya insanüstü güçler şahit olur Mesela melekler ! İnsan ellerinden uçup giden sevdikleri şeylerin ardından koşarken yorulurlar.. Mesela kelebekler! Çabuk unuturlar ya da hiç hatırlanmaman da mümkündür Mesela melekler Bazen sevdiğin kadar sevilemezsin. Onların kalbi senin kadar kocaman değildir. O nedenle senin gibi candan sevmeyi bilemezler. Üzülmemelisin ! Mesela kelebekler!
" Sanatçının ifade edeceği bir dünya olması için, o, öncelikle bu dünyada yer almalıdır; baskıcı ya da baskı altında, yılgın ya da isyankar, insanlar arasında bir insan."
Reklam
Yaşamım boyunca, istisnasız hepsi de budalaca işler yapan dar omuzlu insanlar gördüm ve çoğu türdeşlerini şaşkına çevirip ruhları türlü şekilde baştan çıkarırlardı. Eylemlerine gerekçe olarak "ün"ü gösterirler. Onları görünce herkes gibi gülmek istedim ben de; ama böylesine tuhaf bir öykünme olanaksızdı benim için. Keskin ağızlı bir
"Yalnızlık tek başına kalmak değil, tek başına kalmaktan kaçmaya çalışmaktır. Bunun için ne kadar uğraşırsan durumun o kadar acıklı hale gelir. Geceyi uzatmak, son bir sigara yakmak, bir kadeh daha içmek, ayak sürümek, bin dereden su getirmek… Bütün bunlar kapının arkasına gizlenmiş seni bekleyen tekilliğinle karşılaşmanı geciktirmekten ve çaresizliğini arttırmaktan başka işe yaramaz. Durumu sükunetle kabullendiğin ve onunla savaşmaktan vazgeçtiğinde ise aniden daha az yalnız biri haline gelirsin. Bu konuda bilinmesi gerekenler fazla değildir. Yalnızlıkta "çat kapı" yoktur ve yalnız biri kimsenin hayatının doğal uzantısı olmadığından biriyle buluşmak için daima randevulaşmak zorundadır. Kimsenin hayatını tamamlamaz bunun karşılığı olarak da kimse onun hayatını bütünlemez. Kimileri böyle olmasını tercih ettikleri için, kimileri de kimse onları tercih etmediği için yalnızdır. Yalnız biri sadece bir aksesuardır. Süslü bir toka, zarif bir kolye, b.ktan bir kemer ya da bir çift güzel küpe… O kadar. Yoklukları üzüntü verici olsa da kimseyi öldürmez."
Sayfa 153Kitabı okudu
İlişkide olduğunda her şey çok güzel başlıyor, tıpkı bir rüya gibi ama sonra içini bir korku kaplıyor: “Kaybetme Korkusu” - Ya benden sıkılırsa? - Ya beni aldatırsa? - Ya beni eskisi kadar sevmiyosa? Sonrasında birden rüya bitiveriyor. Sanki sevgiline bir büyü yapılmış gibi birden bire sana karşı ilgisizleşmeye başlıyor. Sana değer veren,
En olmadık yerde oluruna bırakılmıştı hep. Yüzsüzlüğünden tükürülecek bir yüzü bile kalmayan insanlar tanımıştı. Onların neden bu kadar karaktersizleştiğini düşündü. Acaba o çoğunluk haklıydı da azınlıkta kalanlar mı suçluydu? Seçimlerimizi yaparken hep yanlışa mı düşürüyordu hayat bizi? Neden hep aradıklarımızı kaybedip, aramadıklarımızı buluyorduk? Umutla beklerken, umutlar azalıp azalıp, yok olmaya başladığında, aramaktan vazgeçip bulduğumuza razı oluyorduk. Razı olduğumuza tam alışmaya başladığımızda ise aradığımız kişi karşımıza çıkıyordu. Allak bullak oluyordu her şey. Ve biz düzeni düzensizliğe tercih ediyorduk çoğu zaman. Bu yüzden beklediğimizi hak etmediği yere gönderiyor, razı olduğumuzla, hiç de razı olmadığımız bir hayat sürüyorduk. YA ÜMİTLERİMİZ ERKEN BİTİYORDU, YA BEKLEDİKLERİMİZ GEÇ GELİYORDU...
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.