Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Yine de sürdürüyorum; yorgunsak eğer, bu daha önceden çok uzun bir yolu yürüdüğümüzden değil midir? Ve insanın yeryüzünde verilecek bir savaşı olduğu doğruysa, o bezginlik duygusu ve başın yanıp tutuşması, uzun süredir mücadele ettiğimizin göstergesi değil midir?”
Sayfa 27
Roark dengeli bir sesle, "Bakın," dedi, elini pencereye uzattı. "Kampusu ve kenti görebiliyor musunuz? Şu aşağıda kaç kişi yürüyor, kaç kişi yaşıyor, biliyor musunuz? Onlardan herhangi biri ya da hepsi mimarlık hakkında ne düşünürlerse düşünsünler, bana vız gelir ... Başka konulardaki düşünceleri de vız gelir aslında. Dedelerinin bu konuda neler düşündüğüne niçin aldırış edeyim o halde?"
Reklam
Camus’nün ölümünün ardından Sartre, onun için şöyle yazmıştı:
“O ve ben bir fikir ayrılığına düşmüştük. Bir fikir ayrılığının önemi yok - bu ayrılığa düşenler birbirlerini bir daha hiç görmeseler bile- bu yalnızca, bizi ayıran kısıtlı, ufak dünyada birbirinin görüş alanını yitirmeden başka bir şekilde yaşama biçimi. Bu durum beni onu düşünmekten, okuduğum kitapta ya da gazetede onun gözlerini hissetmekten ve merak etmekten alıkoymadı: Bununla ilgili ne düşünüyor? Bununla ilgili şu anda ne düşünüyor?”
Şimdi sen, bir vicdanla doğmuş genç hanım, yaşamının bir yerlerinde onu bir deniz kabuğu gibi babanın vicdanına yapıştırmışsın. Büyürken, büyüdüğünde, yaptığın şeyden tamamen habersiz bir şekilde, babanı Tanrı ile karıştırmışsın. Onu hiçbir zaman bir erkeğin yüreğini ve bir erkeğin kusurlarını, zaaflarını taşıyan bir erkek olarak görmedin - kabul ediyorum, görmen gerçekten zor olurdu, çünkü çok az hata yapıyor, ama o da hepimiz gibi hata yapıyor. Sen duygusal anlamda sakattın, ona dayanıyor, aradığın yanıtları ondan alıyor ve kendi yanıtlarının mutlaka onun yanıtlarıyla örtüşeceğini varsayıyordun. Jean Louise koltukta oturan karaltıyı dinlemeyi sürdürdü. Sonra bir gün, tesadüfen, onu vicdanının -tabii senin de vicdanının- tam da antitezi olan bir şey yaparken gördüğünde, bunu sözcüğün gerçek anlamıyla kaldıramadın. Bu seni bedenen hasta etti. Hayat senin için yeryüzündeki cehenneme döndü. Kendini öldürmek zorundaydın ya da ayrı, bağımsız bir varoluş sürdürebilmen için o seni öldürmek zorundaydı.
Sayfa 288Kitabı okudu
Bu dünyada hər bir kəs müxtəlif zamanlarda sınağa çəkilir. Allahın insana bəxş etdiyi səbr onun bütün sınaqlardan üzüağ çıxmasına köməklik edir. Mən bütün haqsızlıqlarda gec və ya tez ilahi ədalətin peyda olacağına inanıram. Tanrı ədalətini elə insanların vasitəçiliyi ilə bərpa edir. Vicdanın səsi insana daim düz yol göstərər. Əsas odur ki, o vicdan səndə olsun.
Sayfa 223 - Yusif AxundovKitabı okudu
" Bunun ahlak ve mantıkla ilgisi yok. Tamamen tesadüf. Buraya kimi kapattıysak burada o bulunur, kimi kapatmadıysak o da serbest gezer; hepsi bu. Benim doktor olup, sizin akıl hastası olmanızın ahlakla ya da mantıkla bir ilgisi yok, sadece basit bir tesadüf."
Reklam
Hiçbir Tanrı ya da insan kanunu yoktur ki, hayatı sürdürme zorunluluğunu yasaklasın. Bu yüzden halkı, hakları uğrunda savaşmaya çağırmaya karar verdim.
Len’in konuşma tarzında, kolunu omzunuza güven verici bir şekilde atıp gözlerinize bakarak, “Bu iş bende,” diyen birinin havası vardı ve hiç de onda falan olmadığını bilseniz bile ona inanırdınız. Öyle ki bu, kendimden şüphe etmeme yol açarken bile beni teskin etmişti. Ya gerçekten de benden daha iyiyse? Nasıl çaba bile göstermeden daha iyi olabiliyordu? Bugle çalışanlarının çoğunluğunun her şeye rağmen baş editörlük için ona oy vermelerinin sebebi buydu. Bu aynı zamanda James’in özgüvenli ve detaycı olabilmesinin sebebiydi. İyi de ben neden… her neysem o olamıyordum? Çünkü herkes güçlü kadınları onlara ne yapmaları gerektiğini söyleyene kadar severdi.
Bir toplumun Müslüman olması o toplumda cinayet, hırsızlık, dolandırıcılık gibi hiçbir suç işlenmediğini göstermez. Bu hüküm ensest meselesi için de geçerlidir. Kısacası, insan varsa, orada her şey olabilir ve iyi ya da kötü her türlü tecrübe yaşanabilir.
BİR EKOL: OSMANLI...
Osmanlı öyle yaşamış ki, İslâmiyet'in varlığında, nurunda, aşkında, varlığını benliğinin öyle eritmiş ki, her şeyi dini olmuş... O zaman Osmanlı, her sahada örnek insan yetiştiren bir dergâh, bir kapı, bir medrese, bir felsefe, bir ekol olmuş... Zaten küfrün Osmanlı'ya karşı, asırlardır devam eden kini de bu yüzdendir!..
Sayfa 321 - 322 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Ali Yakup Bey-, Baba Gitti Evlât Yetim Kaldı, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.