_İslam = Arapçılıktır. Asimilasyonla inananı araplaştırır. Her müslüman halk, araplaşmaya mahkumdur. Kuran’ın kendisi, Araplar için Arapça olduğunu söyler.(Şura 7) İnsanın tüm yaşantısı, giyimi, yemesi, içmesi, gezmesi, eğlenmesi, sevmesi, düşünmesi ve inanması “çöl bedevîlerinin kabile kanunu” ölçütlerine göre ayarlanmaktadır. İslamlaşarak milli
Babıâli, 1898'de, büyük devletlerin, özellikle İngiltere'nin ve Rusya, Fransa ve İtalya'nın baskılarıyla, Ada'dan askerlerini çekmeyi ve Girit'in özerk bir vilayet olmasını kabul etti. Ada'daki Osmanlı varlığı yalnız sembolik olarak kaldı ve 1899'da Girit için yeni bir Anayasa hazırlandı. Buna göre Ada, Padişahın hükümdarlığı altında ve büyük devletlerin garanti ettiği tarafsız, özerk bir bölge teşkil etmekteydi. Ada, mali bakımdan tamamen bağımsız olacak ve Babıâli Ada'nın iç işlerine karışmayacaktı. Vali Yunan kökenli olacaktı, beş sene süreli görevine büyük devletlerce atanacak ve Padişah tarafından da tanınacaktı. Bütün Osmanlı askerleri derhal Ada'dan çekilecekti. Yabancı şubaylar kendileri ayrıldıktan sonra yerlerini alacak olan yerel milisleri örgütlemekle görevli olacaklardı. Resmi dil Yunanca olacaktı. Girit 1913'te Yunanistan'la birleşmesine kadar özerk bir bölge olarak kaldı.
Sayfa 26 - Afa YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İspanya'da çalışma saatleri genellikle sabah saat 09.00'da başlar, 14.00'de bir ya da iki saatlik molalar verilir. İş randevuları her zaman mektup, faks veya elektronik posta yoluyla önceden teyit edilerek belirlenir. İspanyollar yabancı ziyaretçilerden dakiklik bekler fakat kendileri randevularına yarım saat kadar geç kalabilirler.
Sayfa 283Kitabı okudu
Bugünün Türk yazarlarının en büyük sorunu, kendi lisanını bilmemektir. Bu, sadece eski ve yeni lügatleri kapsayan bir sorun değil; lügatle çözülemeyecek bir sorundur. Bunlar cümle kurmayı bilmiyorlar, gramerleri yok. Başka dil bilip ona hâkim olsalar anlarım. Ne var ki Türkiye'nin aydınları; yabancı okula da gitseler, hatta yurt dışında da okusalar, çok uzun zamandan beri gramer denen dalla ve zenginlikle ilgi kuramamıştır. Dil bilmeyen insanların, kuralları tanımayanların, şüphesiz iyi yazmaları mümkün değildir. Bugün dil bilmeyen yazarlarımız bazen ön planda da duruyor.
Sayfa 225Kitabı okudu
A.Başmakof da Kürtlerin "Ön-Asya'ya geldiği zaman dilinin Kürtçe olmaması ve Kürtçenin ona, kendisini boyunduruk altına alan İranî unsurlarla temasa geçmesi sonucunda kabul ettirilmiş olması mümkündür."demesi bir gerçeğin daha yabancı bir yazar tarafından bölücülerin yüzüne çarptırılmsıdır. Buradaki; Kürtlerin ön Asya'ya geldiği zaman ,dilinin Kürtçe olmaması sözlerinin işaret ettiği gerçek,Kürtlerin İran'ın doğusundan yani Orta Asya'dan ön Asya'ya geldiklerini ve eski dillerini yani asıl ana dillerini Kürtçe değil başka bir dil olduğudur
Sayfa 111
LİTVANYA, LETONYA (ESTONYA), BELORUSYA VE POLONYA TATARLARI
Tatarlar yukarıda sayılan ülkelere takriben 600 yıl önce Altın Orda İmpatorluğu topraklarından, yani bugünkü Rusya'dan (Kırım, İdil-Ural bölgesi vb.), çeşitli zaman ve vesilelerle gelip yerleşmişler. O dönemlerde henüz Estonya, Belorusya gibi ülkeler mevcut değildi. 1 6. yüzyılda Polonya Krallığı ile Litvanya birlikte aynı devletin sınırları
Reklam
56 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.