ATSIZ'DA DİL VE EDEBİYAT Dil: Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan ve bitirme tezini, Osmanlı döneminde sade Türkçe akımının öncülerinden Edirneli Nazmi'nin Dîvân-ı Türkî-i Basît'i üzerinde yapan Atsız'ın dil konusundan uzak kalmayacağı ve bu konuya sık sık temas edeceği açıktır. Onun, Türkçe konusundaki düşüncelerine
Türkçedeki Yabancı Kelimelere Atamızın Cevabı
“Peki dilimizde, kökeni ne olursa olsun, onlarca kelime varken, yabancı bir kelimeyi doğrudan Türkçenin yapısına ve telaffuzuna uyarlamadan kullanmak, hangi aklın ürünüdür? Derdimiz Türkçede yer alan ve artık bizim olan yabancı kökenli kelimeler değil. Derdimiz, zaten herhangi bir kavramla ilgili onlarca kelimeye sahipken bir topluma özenip o kavramla ilgili bir sözcüğü doğrudan dilimize katmaya çalışmalarıdır. Aslında bununla ilgili sayfalarca, ciltlerce yazılacak mevzuyu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK müthiş bir şekilde özetlemiştir: ‘Kitap, kâtip, mektup’ benimdir. ‘Ketebe, mektep, yektübü ve geri kalanı Arap’ındır!’ Bu şekilde baktığımızda Türkçeleşmiş kelime nedir, ne değildir, daha net anlamaktayız. ‘Birader’ bizimdir, ‘brother’ İngiliz’in, gibi.”
Sayfa 185Kitabı okudu
Reklam
_Tanrı, ışığı yaratmıştır. Demek ki ilk Üstad-ı Azam Mason, Tanrı’nın kendisidir. _Adem Baba, ilk masonlardandır ve Tanrı tarafından Cennete mason olarak kabul edilmiştir. Bu, masonluğun eylem olarak değilse de bir oluş kudreti olarak daima var olduğunu söylemenin bir tarzıdır. Çünkü masonluk, insan ruhunun ilk ve eski bir ihtiyacına cevap
Güneş Dil teorisi
21 Kasım 1932'de Söz derleme Talimatnamesi'yle bütün ülkede dil seferberliği başlatıldı. ... 1934 yılının Ağustosuna gelindiğinde Türk Dilini Tetkik Cemiyeti'nde biriken kelime fişlerinin sayısı 130.000'i geçmişti. Merkeze toplanan kelimelerden uygun olanlar Arapça ve Farsça kelimelere karşılık olarak öneriliyordu. Hiçbir karşılık bulunmadığında ise yeni kelime üretiliyordu. Toplanan kelimelerin kullanımını yaygınlaştırmak için Tarama Dergisi çıkarılıyor, gazetelerde yeni kelimeler köşesi bulunduruluyordu. Aslında tüm aydınları rahatsız eden bir mesele vardı: İş kısa zamanda çığırından çıkmış dilde tasfiyecilik hareketine dönüşmüştü. "Lügat Komisyonu" yabancı saydığı her kelimeyi atıyordu. Bunu engellemek için bir yol bulundu. Yusuf Ziya Bey; Batı, Naim Hazım Bey de Arapça kökenli kelimelere Türkçe köken uyduruyorlar ve atılmasını önlüyorlardı. Ne var ki, aşırı öz Türkçecilik anlaşılmaz bir dil yaratmak üzereydi. Aslında durumdan Atatürk de rahatsız olmuş ve Falih Rıfkı Atay'a "Dili bir çıkmaza saplamışız, ama bu çıkmazdan yine ben çıkaracağım" demişti. Dilde tasfiyeciliği ancak yeni bir proje durdurabilirdi.
BİR DİLCİLİK DERSİ
Bir akşam rahmetli Naim Hazım Onat'tan bir Arapça gramer istedi. İki üç akşam sonra, kendisine verilen Arapça gramerden Arap fiilinin yirmi şu kadar paradigmasını (emsilesini) kopya edilmiş olarak sofraya getirip Naim Hazım'a okuttu: -Ketebe, yektubu, kitaben, kâtibun, mektubun, lem yektub, lemma, yektub, en yektub, len yektub, iktib… v.s. Okuma bitince şöyle buyurdu: -Kitap, kâtip, mektup, benim; kalanları Arabındır! Ve ilâve etti: -Kitaba bitik, kâtibe bitikçi… diyemezsiniz; derseniz onlar yabancı olur. O gibi kelimeler Uygur sözlüğüne girer. Herkesin bildiği, söylediği, yazdığı kitap, kâtip, mektup Türkçedir! Dilbilimi (lengüistik: linguistique) denilen ilmin bu bahse ait dersini bundan daha iyi kavranacak, kafalara girecek surette, hiçbir lengist (dilci) veremezdi. İleride yabancı menşeli (kökenli) kelimelerin kullanışla millîleştiğini göreceğiz.
Sayfa 330 - Ebabil YayınlarıKitabı okudu
Dil devrimi ve uydurulan komik kelimeler
26 Eylül 1932'de toplanan 1. Dil Kurultayından çıkan en önemli sonuç; dilde hızlı bir sadeleşmeye gidilmesiydi. Şemseddin Sami'nin Kamus-1 Türkî adlı eseri dikkate alınarak Arapça ve Farsça kelimelere yeni karşılıklar bulunacak, eğer bu mümkün olmazsa Türkçe kelimeler üretilecekti. Gazeteler de bu faaliyete destek verecek, yeni kelimeler
Reklam
16 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.