SADAKATSİZ YERUŞALİM
1RAB bana şöyle seslendi: 2“İnsanoğlu, Yeruşalim'e yaptığı iğrenç uygulamaları bildir. 3De ki, ‘Egemen RAB Yeruşalim'e şöyle diyor: Kökenin ve doğumun açısından Kenan ülkesindensin; baban Amorlu, annense Hititli'ydi. 4Doğduğun gün göbek bağın kesilmedi, temizlemek için seni yıkamadılar, tuzla ovalamadılar, kundağa sarmadılar. 5Kimse
Yaşam üzerine bir irdeleme.
" Akvaryuma iki balık koyarsanız onlar zaten sevgili olur. Önemli olan okyanusta karşılaşabilmek. " Sahiden de günümüzdeki insanların neredeyse tamamının, büyük kitlelerin yaşantısını özetleyen bu söz aslında birçok şeyi açıklıyor ve insan denilen canlının düşünce algoritmasını ortaya çıkarıyor genel olarak. Sizin de dikkatinizi çekti
Reklam
Hz. Lut Peygamber ve Sodom - Gomore Tevrat’ta Terah’ın çocuklarından Haran’ın oğlu ve İbrâhim’in yeğeni olarak gösterilir. İslâm öncesi Arap toplumunda bilinmeyen lût kelimesinin İbrânîce veya Süryânîce olduğu ileri sürülmektedir (Jeffery, s. 255; Mustafavî, X, 258). Haran Ur şehrinde öldükten sonra Terah oğlu İbrâhim’i, gelini Sâre’yi ve torunu
Kendime Düşünceler :
"Başkalarına ihtiyacım yok benim, yargılarına boyun eğdiğim kendi yasalarım ve kendi mahkemem vardır." diyen https://1000kitap.com/yazar/michel-de-montaigne dir. Fransız denemeci https://1000kitap.com/yazar/michel-de-montaigne,
Stefan Zweig
Stefan Zweig
'den yaklaşık 450 yıl önce kendi deneme koşusunun sonucunda kanaatini böyle söylüyor.
Stefan Zweig
Stefan Zweig
de yaklaşık 450 yıl sonra
Amok Koşucusu
Amok Koşucusu
' nda Amok (çılgınlık) Koşucusunun vicdani ve hüzünlü ruh halini tasvir edip, vicdan üzerine kurulu psikolojik kısa kitabında bu cümleyi kurmuştur : "İnsanın elinde kalan tek hak, canı istediği biçimde gebermektir. Bunun için de yabancıların yardımına ihtiyaç duymamaktır." Hülasâ : Her insan kendi iç dünyasının hem mimarı, hem de cellâdı olduğu kesin bir rapordur.
RUH-ŞEKİL BAĞLAMINDA TESETTÜR Yüce Allah, Nur Suresinde kadınların yanlarında daha serbest hareket edecekleri kimseleri saymış ve şöyle buyurmuştur:”وَقُل لِّلْمُؤْمِنَاتِ يَغْضُضْنَ مِنْ أَبْصَارِهِنَّ وَيَحْفَظْنَ فُرُوجَهُنَّ وَلَا يُبْدِينَ زِينَتَهُنَّ إِلَّا مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَلْيَضْرِبْنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلَى جُيُوبِهِنَّ وَلَا