Düşledik, umduk, arzuladık. Hayal ettik. Sonra gerçeğin duvarına tosladık ve dış dünyanın hakikatinin içimizin hakikatine denk düşmediğini, acıyla fark ettik. Ürperdik. Oysa içimizde kıpırdanıp duran bir şeyleri varlığa çıkarmak, dünya gözüyle seyretmek istiyorduk. ‘Sabret, şükret, seyret’ diyor Mevlana. Belki sabredemediğimiz, belki şükredemediğimiz için seyredemiyoruz. Gerçeğin
çölüne hoş geldiniz.
Sayfa 174