“Eğer bilmiyorlarsa kabahat kimin?
Kabahat benimdir.
Kabahat, ey bu satırları heyecanla okuyacak arkadaş, senindir.
Sen ve ben onları, yüzyıllardan beri bu yalçın tabiatın göbeğinde,
herkesten, her şeyden ve her türlü yaşamak şevkinden yoksun
bir avuç kazazede halinde bırakmışız.
Açlık, hastalık ve kimsesizlik bunların etrafını çevirmiştir.
Ve cehalet denilen zifirî karanlık içinde, ruhları her yanından örtülü
bir zindanda gibi mahpus kalmıştır.”