Hızır
Biri varmış, biri yokmuş... Bir Padişah varmış. Bu Padişah bir gün tellallar bağırttırmış: "Kim bana Hızır’ı bulup getirirse ona ne isterse vereceğim," diye. Hızır’ı kim bulabilir? Hiç kimseden ses çıkmamış. Bir fakir adam varmış. Bir sürü oğlu uşağı varmış bunun. Karısına demiş ki: "Karı, nasıl olsa hepimiz nerdeyse açlıktan
Bu evren içinde biliriz ölümlüyüz Yalan mı gördüğümüz? Belki de tanımaz kimse hiç olmadık ancak Bir yerde görülmüşüz Zamanın çehresi asıktı biz hep gülmeye gönüllüydük Bir yangının yanında buluşup senle konuşup görüşmüştük Biz ki hasreti edeple yaşarız Belki esefle taşırız Belki de alırız zamanı geriye kuşumuz kafeste kalır Küsmüş, yenilmiş aşk ki en başta babamı annemi tanır Kalsan sığdıramadım ondan, gitsen dünya yarım
Reklam
Fakat sen? Yalan mı? Niçin genç bir adam gibi değilsin? Ben sana hayret ediyorum, hayret, hayret, hayret... Gayet hassas bir insandın sen... Ne oldu sana? Ben sana ne yaptım? Ben en tabiî haklarımı istiyorum canım...
Otuz Beş Yaş Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider. Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Anlamam mı :D :D :D
…size benzemek ne kadar olabilirse tabii.”Aa!”diyeceksiniz,”adam ne hoş iltifatlarda bulunuyor!”Yalan sayılmaz.Bir süredir oldukça naziğim,zira başka türlü olması mümkün değil,çok nükteli konuşuyorum,hanımlar benden başka kimsenin bu kadar zarif iltifat etmeyi(yalan söylemeyi de buna ekleyiniz,çünkü yalansız olmaz,anlıyor musunuz?)bilmediğini söylüyorlar.
Sayfa 65 - Türkiye İş Bankası
3 cisin problemi!
"Yani masal! Bir yalancı ile ilgili yalan mı? "
Reklam
aydınlık neyin oluyor senin gökyüzü akraban filan mı beni bulur bulmaz gözlerin şimşek çakıyorum yalan mı yüzünde yalazını gezdirdiğin saçlarından tutuşmuş orman mı akla ziyan bir şey elektriğin ayışığı mavisi dudaklarından mı o ışık zenginliği mi giyindiğin uzay tozları mı yıldızlardan mı elime dokunduğu an elin güneşler açıyorum sahi ondan mı aydınlık neyin oluyor senin
Ahirete odaklanalım
Dünya yalan kardeşim, dünya yalan! Var mı yalan dünyada bâki kalan. Mal da yalan, mülk de yalan. Var biraz da sen oyalan.
Yunus Emre
Yunus Emre
normal bir insanın vereceği mantıklı, uyumlu bir yanıt: kravat!.. Oysa deli olan biri boynumdaki bu şeyin saçma sapan, yararsız, renkli bir bez parçası olup çok karmaşık bir biçimde bağlandığını, ciğerlerime hava gitmesini ve kafamı çevirmemi zorlaştırdığını söyleyecektir. Yalan da değil, bir vantilatöre falan yaklaştığımda çok dikkatli davranıyorum, bir kaptırdım mı bu bez parçası yüzünden boğulabilirim. “Bir deli, bana bu kravatın ne işe yaradığını soracak olsa, ister istemez hiçbir şey, demek zorundayım. Yalnızca süs olarak kullanıldığı bile söylenemez, çünkü günümüzde cesaretin, gücün, üstünlüğün simgesi haline geldi. Tek yararlı işlevi, eve gidip de çıkardığınızda duyduğunuz rahatlama; insan sanki bir şeyler kurtulmuş gibi oluyor, neden kurtulduğunu bilemiyor o başka.
Çünkü herkes gitti Çünkü herkes gider Geceler var bir de iyi geceler İyi geceler bayım hiç yittiniz mi En az bir defa yitmeli insan Nasıl geçti yıllar telefon beklerken mi Şarkılar bitti şarkılar bitti Bir şey söylemedin kadınlar için
Reklam
Sevdiğim ne çabuk unuttun beni Bunca söylediğin sözün yalan mı? Karanlık bir köşede bıraktın beni Ömrüme doğan güneş yalan mı? Bir yağmurlu günde elin ellerimde Hasret ateş oldu yanar içimde Ölürdü beni bir gün görmezse Aşkının şahidi gözler yalan mı?
Yeri gelmişken, özellikle sol tandanslı arkadaşların diline pelesenk olmuş bir şehir efsanesine de değinmek istiyorum. Derler ki, kapitalizm bireyi yalnızlaştırıyor, atomize edi­yor. Çünkü yalnızlaşmış birey kapitalizm için daha yağlı bir müşteridir; yalnızlık arttıkça satışlar da iki katına çıkar. Ayrıca yalnızlaşmış birey toplumsal organizmadan koptuğu için, çevresindeki sosyal sorunlara karşı da duyarsızlaşır, ta­mamen kendi bencil çıkarlarıyla ilgilenir. Hiç de değil! Tam tersine, kapitalizmin en iyi müşterisi aile kurumudur. Kusura bakmayın ama, hiç kimse aile kadar tüketemez! Tanıdık sahneleri şöyle bir gözümüzün önüne getirelim; yalnız bireyler genelde daha sade yaşarlar ve tüketimleri makul düzeylerded­ir. Asıl çılgınca tüketenler ailelerdir. Sosyal duyarsızlık ko­nusu da aynı şekilde yalan! Tam tersine, evlilik kurumu kadar insanı içe kapatan, her şeyden koparan, kendi evi dışındaki her şeye karşı duyarsız hale getiren başka bir kurum yok. Yalnız yaşayan bireyler etkin bir şekilde sosyal hareketlere katılmakla kalmıyorlar, aynı zamanda kendi kişisel yaşamlarını ren­klendirmek için de her fırsatı değerlendiriyorlar. En hantal, en hareketsiz, yeniliğe ve farklılığa en kapalı olan yaşam ünitesi evlilik kurumunun ta kendisidir. Kaldı ki, yalnızlık sadece fiziksel bir durum mudur? Yalnız başına yaşayan ama çevresi­yle çok güçlü bir etkileşim içinde olan bir birey mi, yoksa bir evliliğe saplanıp ne ileri ne geri gidebilen ikili mi yalnızdır? "Birlikte ama yalnız" deyimi boşuna çıkmış olmasa gerek.
Pdf
164 syf.
10/10 puan verdi
Selaamm Kitapdostlarım Kişilik problemi yaşıyorum. Psikoloji kitaplarında olanlardan değil. Bir ilişkide iki insandan birisi hep iki insan oluyorsa en çok seven odur @mavigokyayinlari'ndan çıkan @atakanmustafadogann'ın kaleminden müthiş bir kitabın yorumu ile geldim sizlere. Ontolojik manada özümüze kör bir varlık olduğumuz için
Habil’in Başına Gelmeyenler
Habil’in Başına GelmeyenlerAtakan Mustafa Doğan · Mavi Gök Yayınları · 202412 okunma
368 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Mihrem, yaptığı hatayı düzeltmek için gittiği Iğdır'da güzel dostluklar edinmiş, yeni bir hayata başlamış ve gerçek aşkını bulmuştur. Ya da o öyle sanmıştır... Her şeyin yolunda gittiği ve vuslatın çok yakın olduğu zamanda Mihrem, aslında yaşadığı hayatın bir yalan üzerine kurulu olduğunu öğrenmiştir. Semih Karaaslan, yaşadığı ihanetin
Nöbet Başında Aşk 2
Nöbet Başında Aşk 2Rabia Gümüş · Parola Yayınları · 202434 okunma
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allahım bu çizgili yüz? Ya gözler altındaki mor halkalar? Neden böyle düşman görünürsünüz, Yıllar yılı dost bildiğim aynalar? Zamanla nasıl değişiyor insan! Hangi resmime baksam ben değilim. Nerde o günler, o şevk, o heyecan? Bu güler yüzlü adam ben değilim; Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Resim