Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Devletlerin güç ve zaafı, milletlerin ilerleme ve yozlaşması yalnızca devlet adamlarının ehil oluşlarından ve yönetim kabiliyetlerinden veya beceriksizliklerinden kaynaklanmaz. Yöneticiler iyi veya kötü olsunlar, kahraman veya zalim olsunlar, onlar kendi milletlerinin birer yansımasıdırlar. Onlar, milli ruhun birer kopyasıdır. Onlar, halk kitlesinin içinden doğmuştur. Bir millet nasılsa, devlet adamları da onlar gibidir. İşte bu nedenledir ki, eskiden beri 'Her millet, layık olduğu idareye ve devlet adamlarına sahip olur' denilmiştir.
Bir Narsist Hikaye(Narkissos ve Göl Hikayesi)
Narkissos'un, kendi güzelliğini her gün bir gölün sularında seyretmeye giden bu yakışıklı delikanlının efsanesini biliyordu Simyacı. Bu delikanlı kendi görüntüsüne öylesine vurgunmuş ki, günün birinde göle düşüp boğulmuş. Onun göle düşüp boğulduğu yerde de bir çiçek açmış, bu çiçeğe nergis adı verilmiş. Ama kendi yazdığı öyküyü böyle bitirmiyordu Oscar Wilde. Tatlı su gölünün kıyısına gelen orman perileri Oryasların onu bir acı gözyaşı kavanozuna dönüşmüş olarak bulduklarını yazıyordu Oscar Wilde. "Neden ağlıyorsun?" diye sormuş Oryaslar. "Narkissos için ağlıyorum?" diye yanıtlamış göl. "Ne var bunda şaşılacak, demiş bunun üzerine orman perileri. Bizler ormanlarda boşu boşuna onun peşinde dolaşır dururduk, ama onun güzelliğini yalnızca sen görebilirdin yakından. "Narkissos yakışıklı bir genç miydi?" diye sormuş göl. "Bunu senden daha iyi kim bilebilir ki?" diye karşılık vermiş iyice şaşıran Oryaslar. "Her gün senin kıyılarına gelip sularına bakıyordu!" Göl bir süre sessiz kalmış. Sonra şöyle konuşmuş: "Narkissos için ağlıyorum, ama onun yakışıklı olduğunu hiç fark etmemiştim ben. Narkissos için ağlıyorum, çünkü sularıma eğildiği zaman, gözlerinin derinliklerinde kendi güzelliğimin yansımasını görebiliyordum." "İşte çok güzel bir hikâye," dedi Simyacı.
Reklam
O yalnızca baba saygısıyla, kanılarında hiçbir değişiklik yapmadan düşmüş yollara; bense çevremi saran saçmalığa kapılı- verdim. Ama bunların hiçbirini ona söylemedim; değer verdiğim bir adamın gözünde neden küçülteyim kendimi? Ve neden durayım bizi ayıran şeyin üstünde, o sürekli olarak bizi yaklaştıranları öne çıkarırken?
Sayfa 80
" Bence bir insan delirmeden de hassas olabilir; önemsiz şeylerle kırılabilecek, yalnızca acı sözlerle ölebilecek insanlar vardır."
Evet, ben başka bir şey değilim- Yazıyım, yalnızca... Seni de yazı yaptım sadece, değil mi?
Benim hayatın kendisi sanarak mutlulukla karşıladığım, aşkla sevdiğim rastlantı bir başkasının kurgusuymuş yalnızca.
Reklam
Evlerindeki sessizliğe huzur denmezdi. Kupkuru bir sükune­tin her yere sindiği tekdüze bir yaşamasızlık içinde her gün her şeyin aynı biçimde tekrarlandığı bir örnek günler geçip gidiyor­du. Annesiyle babasının, varlığı en çok akşam yemekleri sırasın­ da hissedilen sıkıntılı bir yalnızlık içinde yan yana durmakta zorladıkları bu durumun adını ancak yıllar sonra koyabildi Tahir. O sıralar birçok çocuktan farklı olarak büyümekten anladığı anne babasının sözsüz bakışmalarının, seçilmiş sessizliklerinin ya da imalı sözlerinin ne anlama geldiğini sezecek duruma gelmesiydi yalnızca.
"Çünkü ne olursa olsun felsefeden uzak kalmamak, sıradan ya da cahil biriyle gevezelik etmemek tüm felsefi disiplinlerin ortak ilkesidir. Yalnızca şu anki eylemie ve o eylemde kullandıpın alete ver dikkatini."
"Yalnızca bir şeyi yapmak değil, yapmamak da çoğu zaman adaletsizliktir."
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.