Umut ve Yalnızlık
Çünkü insan hiçbir umut beslemediği zaman durumu kabullenebiliyor ama kapkara bulutlar arasında iğne ucu kadar kendini gösteren bir güneş ışını belirince bütün dünyası o ışığa bağlı oluyor. Ben de umutlanmıştım ve bu bana iyi gelmemişti. Hep kapıya yaklaşacak adımları bekliyordum ama ne yazık ki buldoktan başkası gelmiyordu.
Sayfa 262
Yalnızlık ağır bir hâl. İnsan dayanamıyor buna. Ya da her insan dayanamıyor. Katlanan, kabullenen vardır muhakkak ama o ben değilim. Aslında onlar da yanılıyorlar. Yalnızlığı anlamıyorlar bence. Yalnız kalmakla yalnız bırakılmak aynı şey değil. Tercih edilen bir yalnızlık nimet gibi. Hayranlık uyandıracak asil bir hâl. Ama birilerinin seni yalnız bırakması... İşte o dayanılmaz. Yalnız kalmak değil can yakan, yalnız bırakılmak yani. Ve ben yalnız kalmadım, yalnız bırakıldım.
Reklam
Böyle iyiyiz ben ve yalnızlığım.şikâyet ettiğim bir yalnızlık da değil bu. Tamamen kendi tercihim.
SÖYLEMEDİKLERİMİ İŞİTİN LÜTFEN Bana aldanmayın! Yüzüm bir maskedir, Sizi aldatmasın. Binlerce maskem var, Çıkarmaya korktuğum,
kaç kişiyi öldürdüm düşlerimde kaç kilo çekerdi yalnızlık kaç kere ezildim altında yaz yağmurlarının belki de palyaçolar ağlardı pazartesi sabahları her sirk geldiğinde ağlamaklı olurduk hep ağlamaklı olurduk gülünecek halimize
Herşey dışta düzgün ve cilalı, Hiç yıpranmayan, her zaman saklayan O maske! .. Altta ne güven, ne de rahatlık... Altta, Karışıklık, korku ve yalnızlık içinde bocalayan Gerçek ben! .. Ama saklarım bu gerçeği savunuculukla Kimsenin bilmesini istemem Zayıf taraflarımı düşündükçe, Titrer ve sararırım... Ve başkaları görürse iç dünyamı... Gerçek beni ve yalnızlığımı!
Sayfa 70 - Remzi Kitabevi
Reklam
"Benden ne istediklerini bilmiyorum," dedi. "Ya da kim olmamı istediklerini. Herkes kendin olmanı söylüyor ama aslında ciddi değiller ve ben artık çok yoruldum..." Sesi titredi. "Yetersiz olmaktan bıktım. Bıktım işte... Yalnız olduğumdan değil. Yalnızlık umurumda değil. Ama burası..." Parmakları gömleğinin önünde düğümlendi. "Burası acıyor." Bir el çenesini kaldırdı. "Bana bak, Henry,” dedi yabancı. Oysa adını sormamıştı bile. Henry başını kaldırdı ve adamın ışıltılı gözlerine baktı. Orada dumana benzer bir şeyin kıvrılıp büküldüğünü gördü. Yabancının vahşi bir güzelliği vardı. Aç ve keskin. Zümrüt yeşili gözleri, Henry'nin üstünde dolaştı. "Mükemmelsin," diye fısıldadı, başparmağıyla Henry'nin yanağını okşarken. Sesi ipek gibiydi, Henry o yumuşaklığa ve dokunuşa teslim olur gibi oldu. Adam elini aniden çekince delikanlı, az kalsın dengesini kaybedecekti. "Acı güzel olabilir,” dedi adam bir duman bulutu üfleyerek. "Dönüştürebilir. Yaratabilir." "Ama ben acı çekmek istemiyorum," dedi Henry boğuk bir sesle. “Ben…” "Sevilmek istiyorsun."
Günaydın. Yıllar geçse de büyüsek de hayallerimizin hepsine değil de birçoğuna kavuşsak da, daima bir şeyler noksan. Bir şeyler anlaşılmaz. Hiç bitmiyor insanın aradığı o "şey". "Mükemmel Günler"deki o diyalogu hatırlayın: "-Hâlâ anlam veremediğim pek çok şey var. -Hayat aşağı yukarı böyle bir şeydir." Ne tuhaf,
524 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 21 hours
Ne erken tükendi aşka inancım Oysa ne çok inanmıştım sevgiye aşka Yazar Nigar Kaya Hanım'ın bana hediye etmiş olduğu kitabı 'Vuslat-ı Şehadet' severek bitirdim. Bana yazmış olduğu cümlesine layık olmaya her zaman çalışacağım. Kitabı eşim ile birlikte okuduğumuz için onun da bitirmesini beklediğimden bugün inceleme yazabilmek nasip
Vuslat-ı Şehadet
Vuslat-ı ŞehadetNigar Kaya · Yazşader Yayıncılık · 20235 okunma
Bir yalnızlık koleksiyoncusuyum ben; herkesin her şeyi olan ama kimsenin hiçbir şeyi olamayan... Ve bilirim; yalnızlık ağırdır. Yalnızlık ağrıdır.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.