Saatler yalnızlığı gösteriyor Yüreğim yine tetikte Bir hiç uğruna dağlar gibi nöbette Böyle sesiz ve yorgun Geçip giden her saniye Bir yıl gibi inliyor sen diye Yine özlem kusuyor karanlık inceden Yanık bir türkü dolanıyor dilime Başını dağlara çarpıyor sesim Bir kez olsun Sensizliği yırtsın diye Yandığım yalnızlık değil canım Bu yalnızlık Boş yere çekilen bir çile diye
Sayfa 73
Şehrin ışıkları altında yürümeye devam ederken, hayatın mazi tarafında kalan yıllarımı düşündüm. Tozlu raflarda yalnızlığa terk edilmiş kitapların arasına konulan eskimiş takvim yaprakları gibi uzakta duruyor geçen güzel günler. Onları bulmak ve bir daha o günlere gitmek imkansız. Biliyorum, güzel günlerin kıymeti gidince anlaşılır. Gidip de dönmeyen güzel günlere dargınım. Dünya rahat yeri değil bilirim. Dile söylemek kolay, kalbe anlatmak zor. Hayat imtihanı ağır olur bazen. Yaslanacak bir omuz ararız yakınımızda bizi anlayan. Hayat, geriye asla dönülemeyecek bir sûrette biz zaman ve mekânla kayıtlı olan fâniler için geleceğe doğru akıtılıyor tüm zaman ve mekânların Sahibi tarafından. Allah (cc), O' dur kudreti her şeye yeten. Geçen yıllar, sıkıntıyla geçmiş olsa bile yine de özlem duyuluyor o yıllara. Hayat gidiyor diye mi bu özlem? İnsan hayatta olmayı seviyor. Bu hayatın sona doğru gitmesini ve bir gün son bulmasını istemiyor. Sonlu bir hayata kalp razı değil çünkü. Dinle kalbini, duyacaksın. Biraz yalnız kaldığında anlayacaksın. Bazen yalnızlık iyi gelir. “Kalb, ebedü’l-âbâda müteveccih açılmış bir penceredir. Bu fâni dünyaya razı değildir." diyerek bu hakikate ışık tutar Bediüzzaman. Ey dost! Bu yazıyı okurken sen de sonsuzluğu düşün ve hakikat penceresinden bakarak kalp ve ruhunun sesini dinlemeye çalış veya benim gibi yalnız bir gece yürüyüşüne çık, kendini dinle, kalbini dinle, vicdanını dinle. 'Bir Gece Yürüyüşünde' başlıklı yazımızdan Yoldan Geçerken/ Mehmet Kazar 5 Ocak 2021
Reklam
…kimse tarafından anlaşılmadığına inanmak, hiç kimseye kendini anlatamamak ve kendisini anlayabilecek birine özlem duymak. İşte aşk bu olmalıydı! Ama bunu bilmek için, genç olmak ve yalnızlık duymak gerekirdi.
Bir Şey Öğrendim (Her Şey Olmuş Bir Hiç Tarafından Yazılmıştır.) yaşayamadığımız hayatların yasını tutmak kolay. başka yeteneklerimizi geliştirmiş, bazı teklifleri kabul etmiş olmayı dilemek kolay. daha çok çalışmış, sevmeyi daha iyi becermiş, paramızı daha iyi idare etmiş, daha popüler biri olmuş, o gruptan ayrılmamış,
Bir şey öğrendim..
"Yaşayamadığımız hayatların yasını tutmak kolay. Başka yeteneklerimizi geliştirmiş, bazı teklifleri kabul etmiş olmayı dilemek kolay. Daha çok çalışmış, sevmeyi daha iyi becermiş, paramızı daha iyi idare etmiş, daha popüler biri olmuş, o gruptan ayrılmamış, Avustralya'ya gitmiş, kahve teklifini reddetmemiş ve daha çok yoga yapmış olmayı
Sayfa 271Kitabı okudu
Bir Şey Öğrendim (Her Şey Olmuş Bir Hiç Tarafından Yazılmıştır)
"Yaşayamadığımız hayatların yasını tutmak kolay. Başka yeteneklerimizi geliştirmiş, bazı teklifleri kabul etmiş olmayı dilemek kolay. Daha çok çalışmış, sevmeyi daha iyi becermiş, paramızı daha iyi idare etmiş, daha popüler biri olmuş, o gruptan ayrılmamış, Avustralya'ya gitmiş, kahve teklifini reddetmemiş ve daha çok yoga yapmış olmayı
Reklam
Özlem
"Bu hayatta her şeyin bir bedeli vardı. Büyük sevdaların bedeli büyük acılardı, büyük hırsların bedeli büyük kayıplardı, büyük umutların bedeli yalnızlık dolu uzun yıllardı. Ama her şeyden önemlisi, masumiyetin de bedeli ağırdı, zalimliğin de... "
Sayfa 73
Hiç kimseye kendini anlatamamak ve kendisini anlayabilecek birine özlem duymak. İşte aşk bu olmalıydı! Ama bunu bilmek için, genç olmak ve yalnızlık duymak gerekirdi.
Sayfa 53
Kimseye sevgi göstermeden, kimseye bağlanmadan, hiç bir şeye özlem ve heves duymadan, Ursula'nın gezegenler sistemindeki bir yıldız gibi dolaşıp duruyordu.
Yalnızlık konuşulan, ama uygulanmayan bir değerdir. Çalışmadan kaçılır, ama insan yoğunlaşımasından kaçılmaz. Toplumsal ayrımcılık kuşkusüz bütün yoğunlaşımada da işin içine karışır. Deniz, kum, güneş ve kalabalığın varlığı ekonomik açıdan rahat sınıflardan daha çok toplumsal hiyerarşinin altında yer alan tatilciler için gereklidir: para sorunu, ama özellikle kültürel özlem sorunu: "Edilgın bir tatile mecbur olduklarından kendilerine bir hava vermek için denize, güneşe ve kalabalığa ihtiyaç duyarlar."
Sayfa 184 - KindleKitabı okudu
Reklam
Sık sık da kendi içine çekilmelidir insan; çünkü birbirine benzemeyenlerin arkadaşlığı uyumlu bağları kargaşaya sürükler ve yeni zaaflar uyandırır, ruhta bulunan ve tümüyle iyileştirilemeyen zayıf her ne varsa bunları kötüleştirir. Bununla birlikte şu iki şeyin birbiriyle harmanlanması ve sıra ile yapılması gerekir: yalnızlık ve kalabalığa katılma. Yalnızlık bizim insanlara karşı özlem duymamıza sebep olur, kalabalık ise kendimize karşı özlem duymamıza, ve biri diğeri için çare olur: Yalnızlık, kalabalığa karşı duyulan nefrete, kalabalık, yalnızlıktan duyulan bıkkınlığa çare olur.
Sayfa 48
" Sık sık da kendi içine çekilmelidir insan: çünkü birbirine benzemeyenlerin arkadaşlığı uyumlu bağları kargaşaya sürükler ve yeni zaaflar uyandırır, ruhta bulunan ve tümüyle iyileştirilemeyen zayıf her ne varsa bunları kötüleştirir. Bununla birlikte şu iki şeyin birbiriyle harmanlanması ve sıra ile yapılması gerekir. Yalnızlık ve kalabalığa katılma. Yalnızlık bizim insanlara karşı özlem duymamıza sebep olur, kalabalık ise kendimize karşı özlem duymamıza ve biri diğeri için çare olur: Yalnızlık, kalabalığa karşı duyulan nefrete, kalabalık, yalnızlıktan duyulan bıkkınlığa çare olur. "
Juan Jerez'in solgun yüzünde hareketli bir hayata duyduğu özlem ve büyük insanların günlük işlerle ya da kaderin ufak tefek dayatmalarıyla azalan aydınlığı vardı. Gözlerindeki çaresiz bakış, bir mezarın güneş ışığıyla aydınlanması gibi, sadece büyük bir iyilik yaparken ya da önemli bir hedef uğruna çalışırken değişiyordu.
702 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.