Biz erkekler, erkek, erkeksi, erkeklik gibi kelimeleri ve diğer eril türevlerini kullandığımızda, aklımızın bir köşesinde dünyaya ve dünyadaki bütün faaliyetlere dair kocaman, muğlak, kalabalık bir tablo canlanır. Büyümek ve "erkek olmak," "erkek gibi davranmak" bunların anlamı da yan anlamları da gerçekten geniştir. Uygun adım yürüyen tabur tabur erkekle, yer değiştiren erkeklerle, uzun geçit alayları oluşturan erkeklerle; gemilerini yeni denizlere süren, bilinmeyen dağları keşfe çıkan, atları ehlileştiren, sığırları güden, toprağı süren, ekip biçen, demir ocaklarında ve fırınlarda ter döken, madenlerde çalışan, yollar, köprüler, büyük katedraller yapan, büyük işletmeleri idare eden, bütün üniversitelerde dersler veren, bütün kiliselerde vaazlar veren erkeklerle; her yerde, her şeyi yapan erkeklerle - "dünya"yla doludur zihnimizdeki tablo.
Kadınlar dediğimizdeyse dişi olanı, cinsiyeti düşünürüz.