Sanki biri bana bir yapboz verdi ve üzerinde büyük resmin olduğu kutu bende değil. Bu yüzden bittiğinde resmin neye benzeyeceğini bilemiyorum. Tüm parçalar bende mi ondan da emin değilim.
Sanki biri bana bir yapboz verdi ve üzerinde büyük resmin olduğu kutu bende değil. Bu yüzden bittiğinde resmin neye benzeyeceğini bilemiyorum. Tüm parçalar bende mi ondan da emin değilim.
Reklam
Hepimiz kırığız anlasana. İşin püf noktası parçalarımıza bir yapboz gibi uyan insanları bulmak.
335 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
Sarah Jio'nun okuduğum ilk kitabıydı. Açıkçası romantik türde kitaplara karşı nedense bir ön yargım vardı ama bu kitapla o ön yargımı tamamen kırdığımı düşünüyorum. Kitap o kadar akıcı, o kadar merak uyandırıcı ve o kadar mükemmel kiii ne söyleyeceğimi bilemiyorum bazen. Ön planda bir aşk hikayesini anlatırken arka planda Hitler'in Paris'te başlattığı işgali anlatan muhteşem bir kitap. Bazı sayfalarda okuyacağımı tahmin ettiğim sayfaları açıp okumak için büyük bir cesarete ihtiyacım varmış gibi hissettim. Bir tarafta Caroline'nin yaşadıklarına üzüldükçe diğer tarafta Celine'nin her şeyi açıklığa kavuşturması için kafamda yapboz parçalarını tamamlamaya çalışıyordum. ... Paris'ten Çiçeklerle bana çok önemli üç şey öğretti. °Irkçılıktan tekrar tekrar nefret ettim. İnsana insan olduğu için değer verilmesi gerekirken saçma dayatmalarla insanların hayatlarının tepetaklak olmasından nefret ettim. °Ne olursa olsun sevgi çok farklı bir şey, aşk bitebiliyormuş ama sevgi hiç bitmiyormuş. °Hayatımızın her anında tevafukların olduğunu unutmadan yaşamamız gerekirmiş♡ Öğrendiğim bir şey daha varsa o da Cosi gibi her zaman hayat dolu ve umutlu olmamız gerektiği...♡
Paris'ten Çiçeklerle
Paris'ten ÇiçeklerleSarah Jio · Pena Yayınları · 20183,981 okunma
Sanki biri bana bir yapboz verdi ve üzerinde büyük resmin olduğu kutu bende değil. Bu yüzden bittiğinde resmin neye benzeyeceğini bilemiyorum. Tüm parçalar bende mi ondan da emin değilim. ...
Sayfa 253Kitabı okudu
77 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Bunu dün okudum ve işte beni kendine hayran bırakan bir öykü,dedim.Çünkü kısa,derin,düşündürücü ve deneysel(başarılı olmuş bir deney).Morrison'un olmazsa olmazı ırkçılık kavramını farklı bir şekilde masaya yatırıyor bu küçük dev öykü.Çocukken dört ay yetiştirme yurdunda kalmış olan Twayla ve Roberta,hangisi siyah hangisi beyaz?Bir yapboz,parçaları yerine koydukça derinleşen bir bulmaca,iç içe girdikçe bulanıklaşan,belirsizleşen renkler,edilgenlikten okuru sıyıran bir anlatım.Yillar sonra birkaç kez karşılaşan iki genç kadının yaşamları bulundukları ortamı ve dönemi de okurun fark etmesini sağlıyor.Eylemler, yazılan aslında birbirinin farklı açıdan yansıması olan sloganlar...Bir de toplumun en alt katmanından gelen Maggi'ye geçmişte yapılan zulüm var.Yine muğlaklaşan hatıralar Maggie'ye zulmettiler mi etmeliler mi?Sorgulama ve hesaplaşmalar...Ayrıca öykü kadar uzun bir önsöz var ve bu önsöz bence öyküden sonra okunmalı,kaçırdığımız yerleri görmemizi sağlayan harika bir değerlendirme aslında.Irkçılığa karşı katman katman açılan,bizi oyuna dahil eden bu harika öykü mutlaka okunmalı diye düşünüyorum.
Resitatif
ResitatifToni Morrison · Sel Yayıncılık · 095 okunma
Reklam
İlk aşk bitecektir. İlk sigara sönecektir. İlk gitarım bozuldu. İlk ayakkabılarımı artık giyemiyorum. İlk arkadaşımı yıllardır görmedim. Her zaman başka bir şey ilkinin yerini alıp daha iyi bir yapboz parçası görevi görecektir, ama bizim zihnimizde yer eden boşluklu, kusurlu anı..
Sayfa 79 - Karakarga yayınları 2019Kitabı okudu
Hayır. Sen yapboz oyununun eksik parçası olmayı yeğliyorsun. Tasını tarağını topluyorsun. Şansını hiç denemiyor, hiçbir işe hiçbir umut bağlamıyorsun.
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.