Ziyaretçi
ABD Kongre Binası, şehir planlamacısı Pierre L’Enfant’ın “anıtın kaidesi” diye tasvir ettiği yüksek bir plato üzerindeki Ulusal Park’ın doğu ucunda şahane bir biçimde durur. Devasa Kongre Binası’nın uzunluğu iki yüz otuz metre, derinliği yüz yedi metredir. On altı dönümden fazla yer kaplayan binanın beş yüz kırk bir odası bulunmaktadır.
Sayfa 28 - Altın Kitaplar - 4. BölümKitabı okudu
Şimdi size bu konuda iki ayrı örnek verelim. Her ikisinde de anne, baba ve kızları konuşuyor. 15 yaşındaki genç kız bir dergi okuyor. Kız: ''Bakın! Gazetedeki şu artistin evlenmeden bir çocuğu olmuş!" Anne: "Ne korkunç bir olay, ne kötü!" Kız: "Affedersin anne, ama buradaki korkunç olay nedir?" Anne: "Aklıbaşında hiçbir kadın bunu yapmaz. Zavallı bebek! Kendine ismini verecek bir babası bile yok! Sen bunları bilmezsin. Hiçbir erkek böyle bir kadınla evlenmez. Kim başkasının çocuğuna adını verir? Erkekler eşlerinin namuslu olmalarını isterler. Bu kadının da hayatı mahvoldu." Kız: "Geri kafalıymış gibi konuşma lütfen, anne." Baba: "Annen haklı, küçük hanım. Bu tip kadınlar modem olmakla geçinen zavallı yaratıklar. Çoğu yaptığına pişman olur. Ama geri dönüş için geç kalmıştır. Herkes onlara aşağılık bir kadın gibi bakar." Kız: "Ben öyle düşünmüyorum baba." Tartışma genç kızın kapıyı vurup odadan çıkmasıyla sona erer. Hem kızmış, hem de bir kadının böyle aşağılanmasına üzülmüştür. Ana babası ise üzgün ve düş kınklığına uğramıştır; kızlan için kaygılıdırlar. Aynı konuda tekrar konuşabilmek için aradan çok zaman geçmesi gerekecektir ya da bir daha tekrarlanmayacaktır böyle bir konuşma.
Reklam
“Keşke bir mevki sahibi olmaya, bir yerlere gelmeye çalışsaydın. Ama olmayacak işti bu. Bunu yapamayacak kadar yabani ve düzensiz bir geçmişin var. Suçun sende olmadığını görebiliyorum. Sen ancak doğana ve aldığın eğitime göre davrandın. Seni suçlamıyorum Martin. Lütfen bunu unutma. Aramızdakiler bir hataydı. Babamla annemin de söylediği gibi biz birbirimiz için yaratılmamışız. İşin bu noktaya gelmesinden ikimiz de memnun olmalıyız, çünkü çok geç olmadan durum anlaşıldı. Beni görmeye çalışmanın faydası olmaz. İkimiz için de mutsuz bir karşılaşma olacağı gibi annem de üzülür. Onu çok sıktığımı, üzdüğümü hissediyorum ve bu hissim doğru. Bunu telafi etmek, onun gönlünü almak için çok şey yapmam lazım.”
Sayfa 392Kitabı okudu
..... sizi çıldırtıyorum lütfen çığlık atmaktan çekinmeyin.... ....zorluklarla karşılaştığımızda uyanan hislere dikkat etmeli,hareket etme alışkanlıklarınızı dikkate almalıyız. ...biri bizi taciz ettiği, yargıladığı ya da küçük düşürdüğü zaman sözlerinin içinde doğruluk payı var mı diye bakmaya değer. Faydasız düşünceleri ve zorlu hisleri yok edemeyiz ama yaptığımız şeye odaklanıp ona angaje olurken bu ikisinede yer açabiliriz. Ve bunu yapma yeteneğimiz geliştikçe, performansımız da daha iyi olur.
"Benim görevim onunkine bağlı değil, bunu bil, o isterse görevini yapmasın, ama ben benimkini yapmak zorundayım." Morand'ın gidişi ve belki de daha çok bu üzüntünün sürmeyeceğini bilmek beni sonsuz üzdü. Şimdi, özellikle birkaç aydır kederin kaçınılmaz eşlikçisi olan dayanılmaz fiziksel acıların beni çirkinleştirmesine rağmen, acılarıma tutunuyorum ve onların devam etmeyeceği düşüncesi bana kötü geliyor. İnsanın kendisi için bir ölü olmasından, yerini Morand'dan pekâlâ da vazgeçebilecek, tanımadığı bir Proust'un almasından hoşlanması bencillik. Halihazırdaki Proust hiç de böyle değil. Morand'ı asla bu akşamki kadar sevmemiştim. Aramızda, bir yıllık dostluğumuzu felce uğratan aptalca iki yanlış anlama oldu. Ve şimdi de hiç açıklama yapmadan gidişi, o manasızca gidişi her şeyi aydınlatıyordu. Lütfen ona sevgilerimi söyleyin. Sizin tarafınızdan dile getirilirse daha çok hoşuna gidecektir. Ama on gün sonra gideceği düşüncesi ve yarın sadece dokuz, ertesi gün sekiz gün kaldı demek zorunda olmak, bana yüksek dozda veronal alarak yüzümü duvara dönüp ancak o Roma'ya vardıktan sonra uyanma arzusu veriyor. Bunların hiçbirini ona söylemedim ama yüreğim dolup taşıyor. Ama nazik şeyler söylemesini bilmiyorum. Zaten o da beni cesaretlendirmiyor. Görüşmek üzere Prenses, vücudunuzu düşünün, tanıdığım en canlı ve yorulmaması gereken vücudunuzu.
Açlık Hikaye
Bir keresinde arkadaşlarından birine anal sekse olan düşkünlüğünden bahsetmişti ve adı hemen "kıç becerene" çıkmıştı. Bu kelimeden nefret ediyordu. Bu izah edemediği bir saplantıydı işte. Sadece karanlıkta yapıyordu ve hemen ardından da karanlıkta duş alıyordu. Ayrıca bu işin içindeki ironinin de farkındaydı: yemek yemi eylemi,
Reklam
381 öğeden 151 ile 160 arasındakiler gösteriliyor.