YAPRAK ŞİİRİ
Anıyordum baharı çırpınarak
Düştü bir gölge şey avuçlarıma
Baktım,zavallı ölmüş bir yaprak…
Ey hazan artık intikam alma
Şimdi zulmetleriyle haykıracak
Sana hüsran bakışlı mavi sema…
Bu hazan belli,çok fidan kıracak
Örtecek dallarıyla yollarımı…
Sen,fakat söyle ey güzel yaprak
Söyle çehren kadar ölüm sarı mı?
Ey çocukluğun sonsuz baş dönmesi
Bir turna türküsüyle yazdım bu şiiri
Sevgilim
Hangi acıyla yaprak dökersek dökelim
İnsan kendini seveceği bir dünya buluyor...
Can Ceylan, şair ve tıp doktoru dermatoloji uzmanı. Okuduğum ilk şiir kitabıydı. Genel olarak beğendiğim bir kitaptı. Şiirlerinde farklı bir soluk hissettim. Candemi kitabında "Pandemi" adlı güncel şiiri de mevcut.
Serüven adlı şiirinden alıntı yapmak istiyorum;
"Sen tut
Doğar mısın doğmaz mısın ?
Diye hiç sorulmadan
Gül bir ana hatrına
Sürül ömür yoluna
Tam bulmuşken ritmini
Çalsın kapını ecel
Yaşam tünellerinden
Dört kollu yolculuğa
Orda başlayacak asıl
Özlediğin serüven
Tohum gibi toprağa
Düştüğün o hazin gün
....................."
Şiirseverlere tavsiye ederim.
Bizler gerçekten mutlu kuşaklarız. Türkçe okuyup Türkçe yazdığımız için mutluyuz. Bunun ne demek olduğunu bizden önceki kuşaklar daha iyi bilirler. Onlar, değerli dilbilimcileri, dille uğraşan yazarlar, sanatçılar, işlevini bitirmiş bir Türkçe devralıp tertemiz bir Türkçe yaparak bizlere sundular. Sundular, diyorum, burada kendimden bir örnek vereyim. Kuşkusuz Nurullah Ataç dilimizin özleşmesi bakımından en çok çaba harcayan yazarlarımızdan biridir. Ben şiire yeni başladığım yıllarda Ataç’ın yazılarını dikkatle okur, bazı parçalarını kopya ederek düzyazıma bir dirilik kazandırmayı denerdim. Oysa, yakın geçmişimize bakacak olursak, nice değerli sanatçı salt dillerinden ötürü bugün bize yabancı kalmaktadır. Sözgelimi romancılığımızın büyük ustalarından Halit Ziya Uşaklıgil, Mai ve Siyah’ın başında şu sözleri söylemek gereksinimini duymuştur: “Madem ki yeni nesle mahsus olacaktır, lisanını onun kabul edebileceği bir şekle sokmak teşebbüsün tabii bir icabı demektir”. Düşünülürse, Uşaklıgil’in ölüm yılı 1945’dir. Dilimizin özleşmesi akımı nasıl kısa bir sürede başarıya ulaşmıştır, bu küçük örnek bile açıkça kanıtlamaktadır bunu. Başarıya ulaşmıştır, dedim; oysa başka türlü söylemek gerekirdi. Çünkü dil bir yere ulaşıp durmaz, sürekli olarak olgunlaşır, zenginleşir.
Edip Cansever