"Ferragus... o sayfalar huzur içinde yazılmadı. Soğuk bir oda, hayatını kalemiyle kazanmak zorunda kalan genç bir adam... Yıllarca yaşamak ve yaşatmak için Balzac çevirdim Balzac tercümeleri, Balzac etütleri. On altı sayfalık bir forma karşılığında yirmi beş, bazen yirmi lira. Haftada en çok bir forma çevirebilirdim, günde on-on iki saat çalıştığım çok olurdu ve tabi etütlere para vermezdi. Altın Gözlü Kız'dan yüz lira aldım. Tercümenin başındaki etüt iki yüz elli sayfalılıktı, yetmiş beş sayfasını bastılar, onun için yaralı bir eser... Harcadığım emekleri ne okuyucu fark etti, ne münekkit." (Mektuplar, 7.12.1966)
cehennem çizerken hayatı hayatı çiziyor ozan
bil gölgedir hayatı hayaletlerden kaçan
amaçsızca yol alan ürkmüş ayaklarının
yanlış yola saptığı gizem dolu bir orman
rastlantıların bozduğu kara bir yolculuk
sarmal hortumdan merdiven ucu bucağı yok
gizli basamakları karanlığa koşuyor
cehennemin yarattıklarıyla boğuşuyor
tırabzanı görmek mümkün değil
Tanrı huzurunda sıcak kuma, sıcak toprağa yüz koy. Çünkü her yaralının yere yüz koyması, yarasını dağlamasıdır.”
Mademki görüyorsun, canın yaralı, yaralıya dağlama iyi gelir.
Sen;
ey bütün ihtişamıyla gece kirpikli güzel kadın,
Sen;
yedi tepeye hakim bu kadim şehrin biricik sultanı,
Sen;
aşılmaz Kaf dağının ardındaki, tapılası aşktır adın,
Sen;
dünüm, bugünüm ve dahi ömrümün tüm yarını;
Ben sana tutsak, ben sana vurgun, ben sana yangın,
Sen yağmurunda sırılsıklamım, sen yağmurunda yaralı;
Mavi denizlerinde kaybolduğum yasemin kokulu kadın..
Gece kirpikli yârim..
Unutulmasın, yüz değil bin yıllarca!
“ Ben dünya kürresi,
Türkiye karyesi ve Urfa Köyünden,
El-Aziz (Elazığ ) Tımarhanesi (Akıl ve Ruh Sağlığı Hastanesi) sakinlerinden; İsmi önemsiz, cismi değersiz,
Çaresiz ve kimsesiz bir abdi acizin,
Ahir deminde misafiri Azrail’i beklerken,
Başhekimlik üzerinden Hâkimler Hakimi'nin
Dergahı Uluhiyetine son arzuhalimdir..!
Ben gam