In a world of gigantic administrative bureaucracies both public and private, searching for a new path might seem like hoping for a miracle. This would be depressing but for one crucial fact: humans are distinguished from other species by our ability to work miracles. We call these miracles technology. Technology is miraculous because it allows us to do more with less. ¤ Hem kamu hem de özel sektördeki devasa idari bürokrasilerin olduğu bir dünyada, yeni bir yol aramak bir mucizeyi ummak gibi görünebilir. Bu moral bozucu olabilir ama çok önemli bir gerçek var: İnsanlar diğer türlerden mucizeler yaratma yeteneğimizle ayrılıyor. Biz bu mucizelere teknoloji diyoruz. Teknoloji mucizevi çünkü daha azıyla daha fazlasını yapmamızı sağlıyor.
Tanrılara ait olduğu düşünülen yaratma mutluluğunu yaşıyordu.
Reklam
Hassan'ın (1975, 1985; bkz. Tablo 1.1) modernizm ve postmodernizm arasındaki farklara ilişkin hazırladığı döküme bir göz atarsak, öyle sanıyorum ki, bu zor sorularla başa çıkma konusunda bir başlangıç yapmış olacağız. Tablo 1.1 Modernizm ile postmodernizm arasında tematik farklar modernizm
Çin'in zenginliği, 13. yüzyıldan, Marco Polo'nun zamanından beri Batılı tüccarın iştahını kabartmıştı. Ama bir sorunla karşı karşıyaydılar. Çin Avrupalıların istediği pek çok şey üretirken, Avrupa Çin'in istediği fazla bir şey üretmiyordu. Britanya Doğu Hindistan Şirketi, Hindistan'ın yeni fethedilmiş alanlarını, kendi talebini yaratan bir ürüne, afyona tahsis ederek bu durumu düzeltmeye girişti. 1810 yılına gelindiğinde bir yılda Kanton kanalıyla bu uyuşturucu maddeden 325.000 kilo satıyordu ve kısa sürede Çin'in yüzyıllardır devam eden ticaret fazlasını açığa dönüştürdü. Çinli yetkililer afyon akışını durdurmaya çalıştıklarında, Britanya bağımlılık yaratma hakkı adına, 1839'da savaş yoluna başvurdu.
Sayfa 351Kitabı okudu
"İnsanlığın ilk çağlarından beri kullanmaya ve korumaya çalışıp geldiğimiz" yaratma özgürlüğü" şimdilerde alabildiğine daraltılmakta, ülkemiz boğucu bir havanın içine gömülmek istenmektedir."
Sayfa 1
…Özgürlük yalnızca bir karara “evet” ya da “hayır” demek değildir. Kendimizi şekillendirip yaratma gücüdür. Nietzsche’nin deyişiyle özgürlük, “ asıl olduğumuz şeye dönüşme” kapasitesidir.
Reklam
Başkalarının Gözünde Temsil Ettiklerimiz
Schopenhauer şöyle diyor, "Endişelerimizin ve kaygılarımızın yarısı başkalarının bizim hakkımızda düşündüklerinden kaynaklanır... bu dikeni tenimizden çıkarmalıyız." İyi bir izlenim yaratma isteği o kadar güçlüdür ki pek çok mahkûm, idama giysilerini ve son hareketlerini düşünerek gitmiştir. Başkalarının fikirleri her an değişebilen bir hayaldir. Fikirler pamuk ipliğine bağlıdır ve insanı başkalarının ne düşündüğüne ya da daha kötüsü ne düşünüyormuş gibi göründüklerine köle eder çünkü gerçekte ne düşündüklerini asla bilemeyiz.
Sayfa 104Kitabı okudu
İnsanlara en yüce sevabın başarmak değil, vermek olduğu öğretilmiştir. Oysa insan yaratılmamış bir şeyi veremez. Yaratma, dağıtımdan önce gelmek zorundadır, yoksa dağıtılacak bir şeyi bulunamaz. Yaratıcının ihtiyaçları, ilerde yararlanacak herkesin ihtiyacından önce gelmek zorundadır. Oysa bize kendi üretemediği hediyeleri dağıtan adamı, o hediyeleri mümkün kılandan daha çok takdir etmek öğretilmiştir. Bir yardım, bir hayır olayını överiz, bir başarı karşısında, omuz silkip geçeriz
Yazarların yaratma sürecine dair söylediklerini kimi zaman heyecanla, kimi zaman da mahrem bir olaya tanıklık etmenin verdiği sıkıntıyla ama hep merakla okuyorum.
Sayfa 42 - Can YayınlarıKitabı okudu
1,000 öğeden 10k ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.