Bir gün bütün değer yargıları değişecek ve yargılananlar yargıç, eziyet edenler de suçlu sandalyesine oturacaklardır ve onlar o kadar utanacaklar, o kadar utanacaklardır ki utançlarının ve suçlarının ağırlığı yüzünden ayağa kalkamayacaklardır.
“Suçunu kabul etmek, kurtuluşun ilk adımı sayılır.” Bence, bu sözü Epikuros çok güzel söylemiş: Çünkü suç işlediğini bilmeyen kimse, ıslah olmak istemiyor demektir; kendine ceza vermeden önce, kendini suçüstü yakalamalı insan. Birçokları kusurları ile övünürler: Kötülüklerini erdem sayan insanların, kötülüklerine karşı bir çare aradıklarını sanır mısın? Bu yüzden elinden geldiğince kendi kendini yargıla, kendi içinde bir soruşturma aç; önce savcı rolüne gir, sonra yargıç rolüne, en sonunda da avukat ol, hırpala kendin kendini bakalım.
Tanrıya inanırmış, kanısınca hiç kimse Tanrının bağışlayıcılığına kavuşmayacak kadar suçlu olamazmış, bunun için de insanın pişmanlık getirmesi, ruhu bomboş, her şeyi kabule hazır bir çocuk oluvermesi gerekmiş. Bütün vücuduyla masanın üzerine eğilmişti. Elindeki haçı hemen hemen tepemin üstünde sallıyordu. Doğrusu, dediklerini pek iyi izleyemedim. Bir kere sıcaktan bunalıyordum, sonra da odasında koca koca sinekler vardı, yüzüme gözüme konuyorlardı; hem yargıç da beni biraz ürkütüyordu. Aynı zamanda bunun gülünç olduğunu da kabul ediyordum. Çünkü, alt tarafı, adam öldüren bendim. Ama o yine devam etti.
Burhan Abi, beraat kararı alacağımızdan emindi. Neden sonra yeniden salona alındık. Yargıçlar yerlerini aldılar. Gözlerinin içi gülüyordu, hatta biri bana göz kırptı. Uzun bir konuşmadan sonra yargıç, "... BERAATINA," dedi. Tarih, 31 Mart 1982 idi.
Bir döksem derdimi denizler taşar
Anlatsam yargıca, yargıç da şaşar
Hakkımı istesem ölmüşsün derler
Vergiye salgıya bu ölü yaşar
İsterse bulunur kitapta yeri
Hazret-i Isa’yı gösterir diri
Bu sözü söyleyen sorulsa dersin
Yaşarken yaşamaz garibin biri