Biz ki uçurum gecesindeyiz şimdi
Önümüzde kuşkunun namluları
Arkamızda bizi koşturan duygular
Ne lambalar açık
Ne kitaplar
Nerdesiniz ey güzel umutlar
Çiçek umutlar gelecek umutlar
Yarım kalmış şiirler gibi gece
Ayda tükenmiş yıldız da
Başka çaresi yok yürümenin
Tutuşturup yüreğimizi
Bir kandil yakıyoruz bağrımıza
Acımız da diniyor ağrımız da
Kitapla ilgili incelememe ipucu vermeden, yalnızca Fransa'nın bu muhteşem kurgu dehası yazarı Alexandre Dumas'ın dünya edebiyatının altın raflarına, böylesi ölümsüz bir başyapıt yarattığı için övgülere layık sanatı hakkında bende bıraktığı derin izlenimler ve yaşadığım yoğun duygulardan söz etmek istiyorum.
İkinci cildinin son
Bazen bir haber alırsın yıkılır dünyan. O zamana kadar birikmiş, ertelenmiş, yarım kalmış o kadar işin vardır ki duyduklarına inanamazsın. "Daha yaşayacak günler vardı." diye düşünüyorum oysa hayatta hiçbir şeyin hele de yaşamın garantisi olmadığını ve ölümün bizim için ne kadar da yakın olduğu unutursun. Hadi ne kadar ağırlık varsa yüreğimizde ve beynimizde bırakın atın. Hayat basit bir emanet ona çok fazla yüklenmeyin. Nasıl geldiyseniz öyle gideceksiniz kimseden bir şey beklemeyin.
Sen ey kendiyle yetinen!
Fosforun yeri gece,
Ne yapar gecesiz ateşböceği?
Belki anlamsız ve delice
Kumrunun inanılmaz yuvası
Bir direğin tepesinde.
Ama boşluktur biraz da
bir kuşu biçimleyen,