eskiden gülerdi parlak bir gülüşü vardı artık boş vagonlar gibi gözleri derin aşağılık bir yerinde içlenmelerin çoktan iflah etmeze çıktı adı
Dinsel benzerlikler 31 (Cennetten Kovulma)
❝ Sümer'de, Dilmun adında, saf, temiz, parlak Tanrıların yaşadığı bir ülke var. Hastalık ve ölüm bilinmeyen yaşam ülkesi. Fakat orada su yok. Su Tanrısı, Güneş Tanrısına yerden su çıkararak orasını tatlı su ile doldurmasını söylüyor. Güneş Tanrısı söyleneni yapıyor. Böylece Dilmun meyve bahçeleri, tarlaları ve çayırları ile Tanrıların bahçesi
Reklam
Selma soluk almak ister gibi sustu, sonra devam etti: "Seni mutluluğa götürmesi, beni kadınlık görevime bağla­ması için hayat mı ayırıyor bizi? Böyle mi sona eriyor bu harika düş, acı gerçek böyle mi ortaya çıkıyor? Girdap böyle mi yutuyor bülbülün şarkısını, rüzgarlar böyle mi dağıtıyor güllerin yapraklarını, ayaklar böyle mi eziyor şarap
Arada, “Alym ,” diye mırıldanıyordu. “Ne kadar tatlı­ sın, ne k ad ar güzelsin .” Bu sözler duyduğu arzuyla birleşince, Aİyssa ba­şını çılgınca döndüren bir iksir içmiş gibi oldu. Parmaklarını erkeğin yum uşak saçlarının arasına sokup, bir tutamını avuçlayarak onu kendine çekti. Bir süre boy u n eğen Marco, sertleşen organını kumaşın altın d an hissetmesini sağladı. Sonra tekrar üzerine eğildi. u sefer dili göğüslerinden göbeğine, kalça kemiklerine doğru iniyordu. Aiyssa'nın elleri onu keşfetmek için deli oluyor; omzunu, ensesini okşuyordu. “Marco,” diye soludu. M arco b aşını kaldırıp baktığında, aynı dayanılm az isteği o gözlerde de gördüğüne yemin edebilirdi. M arco elini arkaya uzatıp komodinin çekmecesini açtı ve yatağın üstüne bir paket attı. A İyssa doğrulup oturdu ve iki parmağıyla blucininin belini kavradı. Onu kendine çekerek düğmeyi ve fermuarı açarken gözünü ondan hiç ayırmamıştı. Marco eğilip hafifçe öptü. Aİyssa, sertleşmiş organı eliyle sarınca M arco ’nun boğazından boğuk bir ses çıktı. Aiyssa’nın kalbi deli gibi çarpıyor, nefesi kesiliyordu. Çünkü o sesle, Marco'nun ne kadar zevk aldığını anlamış ve bütün bunların gerçekten oldu­ğunu farketmişti.
Sayfa 243
Kafamın içinin kurcalanmasını, içinde neler olduğunun bilinmesini istemiyorum. Girmek yasak, özel mülk, düşüncelerim gizli ve yasak. Kafatasımı açınca, içinden küçük bir duman çıktı, tıpkı ocağı söndürdükten sonra tencerenin kapağını açarsınız ya, onun gibi. Yoksa ruhum göğe mi yükseldi?
- Kıral Murşil 400 yıl önce bütün Assuva ülkesine baş eğdirdiği zaman, Lidyalılar ona üzüm vergisi göndermeyi kabul etmişlerdi. Bir yıl çok üzüm oldu. Andlaşma gereğince kendi ülkelerinde çıkanın onda birini vermeye mecbur olduklarından bunu beş yüz fıçıya doldurup arabalarla getirdiler. Üzüm çok diye, sarayda herkes tıka basa yedi. Murşil'in karısı bir gece üzümden patladı. Bunun üzerine Murşil üzüm yemeyi yasak edip, yiyeni zehirlesin diye de başrahibe dua ettirdi. Başrahip dua edince herkes korkup zehir oldu diye üzümden el çekti. Kıral, Lidya'yı üzüm vergisinden bağışladı. Rahip İduskam dayanamadı. Ayağa kalkarak bağırdı: - Sen rahiplerin adını ağzına ne diye alıyorsun? Senin gibi yabancılar kutlu olanların adını anmamalıdır. Tılsımlı suya üzüm diyorsun. Biz üzümün ne olduğunu biliriz. Nasıl oluyor da yuvarlak üzümler böyle bir su oluyor? Neden kıralın karşısında yalan söylüyorsun? İkeznini hiç kızmamıştı: - Yahu! Beyni sulanmış kocakarılar gibi ne telâşlanıyorsun? Ben daha sözümü bitirmedim ki... Kıral Murşil'in zamanında da senin gibi salak bir rahip vardı. Kıralın gözüne girmek için üzümlere dayak atmaya kalktı. Kocaman bir sopa ile bütün fıçılardaki üzümleri dövdü. O sopayı yiyince tabiî, üzümlerin hep suyu çıktı. O kadar sopayı sen yesen, kart bir herif olduğun hâlde senin de suyun çıkar. Sonra bu fıçıların üzerine birer kapak konuldu. Zamanla onlar şarap oldular. Şarap denilen içki zaten böyle yapılır.
Sayfa 37 - Dalkavuklar Gecesi, 6- KurultayKitabı okudu
Reklam
302 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.