Anne Frank 13 yaşındayken yahudi oldukları için ailesiyle birlikte evlerini terk edip gizli girişi olan bir evde yaşamak zorunda kalıyor.Tam iki sene boyunca bu sıkıntılı süreçte tek sığınağı günlüğü oluyor.
O küçücük evde başka bir aileyle birlikte yaşıyorlar,tabii buna yaşamak denirse...
Evde gizlendikleri için perdeler sürekli kapalı,ayak ucunda yürüyorlar.Hasta olduklarında doktor çağıramıyor hatta öksürdüklerinde bile battaniye altında öksürmek zorunda kalıyorlar.
Uçak,top,tüfek seslerinin altında korkuyla,endişeyle ama hep umutla geçen zorlu iki yıl...
'
'
Yahudi soykırımını anlatan kitaplar herzaman ilgimi çekmiştir çünkü yaşanmışlıklara yer veren kitapları seviyorum ama tarihte "keşke olmasaydı" dediğim bir dönem Nazi Almanyası.
Sırf dininden dolayı insanlara üzerlerinde davut yıldızı taşıttırıp "ötekileştirmek"
Bisikletlerini,arabalarını ellerinden almak ve üstelik tramvaya binmelerini yasak etmek.
Akşam 8den sonra sokağa çıkma yasağı koymak,tiyatro,sinema,yüzme havuzuna ve diğer spor alanlarına gitmelerini yasaklamak....
"Bu nasıl insanlık ? " diye sorgulamadan edemiyor insan.
'
'
"Ölünce de yaşamak istiyorum” diyen Anne'nin günlüğü dünyada en çok okunan kitaplar arasında ve "gizli bölme" dediği kaldıkları ev müzeye dönüştürülmüş.
Bize o dönemi aktaran çok etkileyici,çok özel bir kitaptı
Özellikle cümlelerin,savaşı her şeyiyle yaşayan bir çocuğun kaleminden,o küçük yürekten bizlere yansıması beni daha çok etkiledi
'
Barış içinde yaşamak dururken birbirinin gırtlağına sarılmak niye ?