Böyle bir yaşamaya, eğer yaşamak denirse tabii, neyin bel verdiğini, neyin sayesinde böyle bir savurganlığa güç yetirebildiğimizi ve hâlâ nasıl olup da ayakta kalabildiğimizi; bunca zaman o bel veren şeyin biz aldırmadıkça, umursamadıkça nasıl belinin büküldüğünü, aldırmazlığın altında nasıl inim inim inlediğini ve günbegün yitip tükendiğini düşünmeye yanaşmadık.